Kitaptan kaçan...

A -
A +

"Okumakdan ma'nâ ne, Kişi Hakk'ı bilmekdür. Çün okıdun bilmezsin, Ha bir kuru ekmekdür." * Yunus Emre Eğer, okumuş adamdan korksa idi Sultan II. Abdülhamid, "Ben, okumuş adamdan korkmuyorum" der miydi? Önceleri kulaktan kulağa, sonraları rivayet haline getirilerek Abdülhamid düşmanlığına dönüştürülen tarihin en ağır basın-yayın kıyımına rağmen, ateşli muharrirlerin, keskin kalemli ediblerin seslerini yükselttikleri o dönemden bugüne baktığımızda, "okumak" ve "yazmak" fiilleri acaba hangi dönemde daha ağır bir yenilgiyi tatmıştı? Lise kitaplarında okuduğu bilgilerle onlarca yıllık ömrüne bir yön tayin etmeye çalışan insanlar, Voltaire'nin tabiriyle "bakıcılarıyla konuşabilen çocuklara benzerler." Öyleyse?.. Okumadığı halde çok bildiğine inananlarla kuşatılmış bir toplum, önündeki bütün görünür engellerden daha tehlikeli düşmanlarla çevrilidir aslında. *** Kitaptan kaçan; kitaptan kaçtığı için bilgiden, imandan, hayattan kaçan bir insan için okumaya dair bir irade teorisi geliştirmeye çalışıyorum. Okumadığı için neler kaybettiğinin farkında olmayanları ben söylemeyeceğim; çünkü, kaybettikleri bütün her şey, görmedikleri, yüzgeri ettikleri, dudak büktükleri sayfalarda ve satır aralarında... Asıl, "okuma ile ne kazanılabilir?"i sorgulamak istiyorum burada. Laurence Peter, bu soruya şu cevabı veriyor: "Okuma ile ne kazanılabilir? Basit bir okuma sayesinde içinizdeki kabiliyetsizlik ile mücadele eder, başkalarının kabiliyetsizliğini daha tolerans ile karşılar, işinizde ilerler ve hayatta muvaffak olursunuz. Kötü hastalıkların üstesinden gelebilirsiniz." *** "Kaç çeşit okuyucu vardır?" diye sorulan Almanlar'ın zirve şairi Goethe'nin cevabı, kurgulamaya çalıştığım metnin sacayağından birini oluşturuyor: "Üç çeşit okuyucu vardır: Biri, yargısız tad alır. Üçüncüsü tad almadan, yargıda bulunur ve ortadakiler, tad alarak yargıda bulunan ve yargıda bulunarak tad alanlar; bunlar aslında bir sanat eserini yeniden oluştururlar." Demek ki, okuma eylemiyle yeni bir sanat eserini meydana getirebiliriz. Yani, Cemil Meriç'in ifadesiyle "Okumak, iki ruh arasında aşıkâne bir mülakat"a dönüşebilir. *** İnsanoğlunun kitaptan ve kitabî olandan kaçışı sürüyor... Gazeteler, televizyonlar ve diğer iletişim araçları, büyük paralar harcayarak araştırma yapan ajanslardan derlenen haberleri yayımlıyorlar. Bu haberler arasında hemen her hafta, konu başlığı "okumak" fiiliyle bütünleşen araştırmalara da yer veriliyor. Ortaya konulan istatistikler, yapılan anketler, görüşü alınan bilim adamlarının dile getirdikleri problemler hemen hemen aynı paydada buluşuyor olmasına rağmen, hiçbir ciddi çözümün geliştirilmemesi düşündürücü ve bir o kadar da komplo teorisi geliştirmeye müsait... Kültür, sanat ve edebiyat haberciliği yapanların da kitaba adeta bir cüzzamlı muamelesi gösterip yaklaşmaması, trajedinin bir başka boyutunu tartışmaya götürüyor bizleri... Ben kendi payıma şapkamı önüme koyup düşünmeye başlıyorum... Hem de bugünden... Hem de herkesten fazla... *** Hamiş: Bu yazıyı önümüzdeki hafta farklı bir bakış açısıyla devam ettirmeyi düşünüyorum. Siz değerli okuyucularımın "okumak" teması etrafındaki görüşlerini de merak ediyorum. Eğer katkı sağlarsanız, hep birlikte, okumak fiili etrafında bir kamuoyu oluşturmaya ne dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.