Korku tünelleri

A -
A +

İnsan neden ister barışı? Neden dünyanın kan akan çatısının dikilmesini ister ve kim dikebilir bu büyük yırtığı? Bin yıllardır hep aynı şeyler için savaşıyor insanoğlu. Bir karış fazla toprak, bir yudum fazla su, birkaç varil fazla petrol ve dahası yıllarca süren saçma-sapan ideolojiler için... "Böyle gidersen ben yokum/ Anaların ağıtları durmazsa/ Çocuklar güpegündüz/ Babalarının gözü önünde/ Kurşunlanırsa/ Bu zulüm ortadan kalkmazsa/ Yağmur yağmazsa/ Trenler zamanında kalkmazsa/ Yusufcuk kuşu eğer ötmezse/ Ben yokum..." "Bu korku tünelleri" beni de korkutuyor Nureddin Durman gibi... Ve ben de bu oyunda yokum! Denizlerin gürültülü şahlanışını, yaprakların hışırtısını, çiçeklerin rayihasını, çocuk cıvıltılarının görkemini bir kenara bırakıp taşa, sopaya, silaha ve dahası bombalara sarılan kalp ve beyinlerden daha zavallı ne vardır yeryüzünde?... *** Kimin eline ne geçer bunca gözyaşından ve acıdan? Kendi sesinin yankısından korkanlar sığınırlar ancak böylesi zulümlere... İnsanlık onurunu hiçe sayarak ne kadar yaşayabilir ki zalimler? Ve bilmezler mi, layık oldukları cezayı bir gün mutlaka kapılarında görecekler? İnsan olmaktan utandığımız zamanları yaşıyoruz. Her sabah pencereyi açtığımızda yeni bir güne çıktığımız için şükrettiğimiz günleri özleyerek mi yaşayacağız bundan böyle? Toprak kana doymuyor... Kan akmaktan yorulmuyor... Sadece bizim coğrafyamızda değil, dünyanın bütün köşelerinde bir yığın kalp kan ağlıyor, hissediyorum. Biliyorum ki, zalimlerin öfkesinden daha güçlü çıkacak insanlığın kararlı direnişi... *** Bugün burada, yarın bir başka yerde... Ama sonunda boğulacak zulmet, kara urgana gelesi boynundan... O zaman gerçek dirilişi gerçekleşecek insanlığın. İnsanoğlu bilecek ki, "Ümitvar olun!" diyen Peygamber, o günü müjdeleyerek seslenmiştir asırlar öncesinden... Kızgın bakışlarımızla öylece seyrettiğimiz zifir dumanlar arasından umudun yükseldiğini hep birlikte göreceğiz. *** "Dünyada çok güzel şeyler var/ Çok güzel şeyler var dünyada..." Akşamın kızıllığı ne de güzel düşer denize... Akşamın serinliğine karışan çocuk sesleri... Karısının elinden tutarak şehri dolaşmaya çıkan bir adam... Parklarda, geçmişin güzelliklerini yarı düşsel bir yolculukla hatırlayan pamuk saçlı yaşlılar... Evine, evdeki çocuklarına kavuşmak için koşturan bir baba... Çiçek satan kadın... Ve sabahın alacasında işine yetişmeye çalışan kadınlar ve erkekler... *** Nasıl bitirilebilir insanların umudu ve kim bitirebilir? Hayata tutunan ve hayatı yorumlayan militan ruhlara da haksızlık değil mi yaşadıklarımız? Zor günler yaşadık, evet; daha zor günler yaşıyoruz? Ama sinmeyeceğiz alanların arka sokaklarında... Onların hıncıyla girmeyeceğiz hiçbir sokak kavgasına... "Ateşten, kandan, umuttan" nasiplenmek isteyenlere kanmayacağız... Ama ne olur, artık çık ortaya: Ah, barış! Nerdesin?!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.