Dünyanın kadîm "kültür" başkentlerinden İstanbul, geçen hafta çok önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Yağan yağmurun, yoğun trafiğin ve olağanüstü önlemlerin gölgeleyemediği zirve, program açılışına katılan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, UNESCO Genel Direktörü Koichiro Matsuura, BM Eski Genel Sekreteri, Dünya Kültür ve Kalkınma Komisyonu Başkanı Javier Perez de Cuellar kadar, zirveye katılan ve "küreselleşme" gölgesinde sözlü kültürü nasıl yaşatacaklarına dair tedbirlerini açıklayan 400'ün üzerindeki konuğun birbirinden ilginç görüşleri ile gündeme damgasını vurdu Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Kültür Bakanları 3. Yuvarlak Masa Toplantısı adıyla düzenlenen ve ana başlığı "Somut Olmayan Kültürel Miras: Kültürel Çeşitliliğin Aynası" yani özetle "sözlü kültürler" olarak belirlenen etkinlik, "dünyanın en önemli kültür zirvesi" diye de biliniyor. Kültürlerin çeşitliliği UNESCO'nun, kültür alanındaki problemlere çözüm bulmak amacıyla 1998'den bu yana yoğunlaştırdığı programların bir devamı olan toplantıda ortaya konulan görüşler, küreselleşme tehdidi altındaki ülkelerin sözlü kültürlerini nasıl koruyacaklarına dair projelerin konuşulması üzerine şekillendi. Kültür Bakanı Prof.Dr. Suat Çağlayan'ın, açılışta vurgu yaptığı "kültürel çeşitlilik", "çokseslilik", "kültürel mirasın korunması", "geleneksel kültür", "küresel strateji" gibi kavramların, diğer ülke kültür bakanları tarafından da ele alınması ama gündemin özellikle siyasi bir çizgiye çekilmeye çalışılması ise, konunun zaman zaman asıl ekseninden çıkmasına sebep oldu. Irak ve Afganistan yetkililerinin, ülkelerinin içinde bulunduğu son gelişmelerle ilgili olarak ortaya attığı (belki haklı olarak) görüşlerin tartışılması kadar, renkli kıyafetleri ile zirveye katılan Afrika ülkeleri temsilcileri de dikkat çekici idi. Kuruluşundan bugüne kadar genellikle kültürel miras varlıklarının korunması ve geliştirilmesine yönelik politikalar uygulayan UNESCO'nun, Japon Matsuura'nın genel direktörlüğe getirilmesiyle birlikte yoğunlaşan sözlü kültür mirasının korunması başlıklı çalışmalarının önemli olduğu, her konuşmacı tarafından altı çizilen bir konu oldu. Çeşitli ülkelerin kendilerine has folklor, masal, gelenek ve göreneklerinin, globalleşen dünyada büyük bir tehditle karşı karşıya kalması ve özellikle yerel dillerin egemen İngilizce karşısında adeta yok olmaya başlaması üzerine konuyu gündeme alan UNESCO, milli kültürlerin yaşatılması yolunda ciddi önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor ve hatta ülkelerin bütçelerinden bu koruma tedbirleri için pay almalarını da istiyor. Genel direktör Matsuura, bu konuda yapılacak çalışmalara ülkelerin ciddi şekilde eğilmesi gerektiğini söylerken, kendileri de ülke yöneticilerine sorumluluk yükleyeceklerini hatırlatıyor. İki gün süren ve "kültürleri klonlama yerine, çok çeşitli ve melezleştirme yoluna gitmeliyiz" anafikriyle sona eren zirve, başta dil olmak üzere, küreselleşme tehdidi altındaki diğer kültür altyapılarına yeniden eğilmemiz gerektiği sonucu ortaya koydu. Ümit ediyoruz, ülkelerinin sözlü kültürleri hakkında konuşanlar, bu kültürleri korumak adına da aynı ciddiyeti ortaya koyarlar. Zirve notları İki gün boyunca Çırağan Sarayı'nda yapılan Kültür Bakanları Yuvarlak Masa Toplantısı'nda ele alınan konular, ciddi sonuçlar ortaya koydu. Özellikle Kültür Bakanı Prof.Dr. Suat Çağlayan'ın vurgu yaptığı temel değerler, bütün ülke yetkilileri tarafından ilgiyle karşılandı. Çeşitlilik ve çokseslilik üzerinde yoğunlaşan konuşmaların, küçülen ve artık gittikçe birbirinin içine giren kültürlerin kendi renk, değer ve varoluş gerçeklerinin farkına vararak ve bir koruma zırhı içinde tutarak geliştirilmesi noktasına gelmesi önemli idi. Kültürel mirası koruyarak geleceğe çıkan milletlerin söz sahibi olacağının altını çizen Çağlayan, küreselleşmenin önüne geçilemeyeceğini, gelişmenin kapatılamayacağını söyleyerek önemli başlıklar sundu. Bu başlıklardan birkaçı şöyle: Önemli başlıklar ¥ Küreselleşme, kültürel çeşitliliği erozyona uğratabilir ancak buna direnmek gerekir. ¥ Kültürel çeşitliliği ortaya çıkaracak ciddi veritabanları ve envanterler oluşturulmalı. ¥ Geleneksel kültür ve çevre koruma, insan ve doğanın birarada bulunmasıyla mümkündür. ¥ Hayalgücü, masal, müzik, folklor kendi yerel renkleri ile korunmalı. Eğer tek folklorlu, tek dilli bir dünyada yaşıyor olsa idik, bunun nasıl dayanılmaz bir hal olacağını düşünebiliyor muyuz? ¥ Kültür, yaşayan bir organizma. Biyolajik bir organizma hatta. O yüzden kültürel bir yapıyı klonlamak yerine onu çeşitlendirme ve melez bir hale getirme yoluna seçmeliyiz. ¥ Hangi ülke geleneksel kültüründen vazgeçebilir ki? ¥ Küresel stratejilerimizi yeniden gözden geçirerek, kültürlerimizi korumak için projeler üretmeliyiz. Sadece Prof.Dr. Suat Çağlayan değil, diğer ülke kültür bakanlarının da üzerinde birleştiği tek bir konu vardı: Küreselleşerek yerel dilleri, gelenekleri, masalları, türküleri, oyunları korumak. Eğer, bu konuda milletlerarası bir şuur uyanırsa, neden olmasın? İstanbul Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Kamyonlar kavun taşır ve ben Boyuna onu düşünürdüm, Niksar'da evimizdeyken Küçük bir serçe kadar hürdüm. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Sonra âlem değişiverdi Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak. Mevsimler ne çabuk geçiverdi Unutmak, unutmak, unutmak. Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Yine kamyonlar kavun taşır Fakat içimde şarkı bitti. ¥ Cahit Külebi YORDAM Bir cemiyette gelişmesi, yerleşmesi gereken güzel hasletler vardır: İlim-irfan sevgisi, doğruyu bulma ve sahip çıkma azmi, öğrenilenleri amele dökme samimiyeti, dürüstlük, sağlam karakterlilik, edeb, cesaret, alçak gönüllülük, güler yüzlülük, tatlı sözlülük, gönül sıcaklığı, kaynaştırıcılık, ümit kesmeme, yüce hedefler, ulvî gayeler uğruna sıkıntılara, yokluklara, acılara katlanma... ¥ Dr. Şerafeddin Kalay