Ziya Paşa, "Çok mutlu gördüm ki içi kan ağlar/ Hândan görünen herkesi hurrem mi sanırsın?" beytinde, gerçek mutluluğun, 'çok mutlu gibi' görünmekten ibaret olmadığını söyler. Tolstoy ise, kendi mutluluğunun formülünü şu sözlerle dile getirir: "Mutluluğum belki de şundan ileri geliyor: Bende olanlara seviniyor, olmayanların üzerine de düşmüyorum." Demek ki, bir insanın kendini mutlu hissedebilmesi için sahip olduğu değerleri sevmesi ve onunla yetinebilmeyi öğrenmesi gerekiyor. *** Asıl işi belfıtığı uzmanlığı olan Beyin ve Sinir Cerrahı Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan, çok seyrek de olsa kaleme aldığı yazılarında, toplumun farklı problemlerini masaya yatırıyor ve kendine has çözüm teklifleri ile okurlarına yeni ufuklar aralamaya, yeni bakış açıları sunmaya çalışıyor. Kişisel Gelişim dergisinin nisan sayısında "Mutluluğun Denklemi" başlıklı yazısını okuduğumda, insanımızın hırslarına neden bu kadar mağlup olduğunu, istemenin aşırılığını, tatminsizliğin akıl almaz hamasetini, çalışmanın disiplinsizliğini bir kere daha düşünmeye başladım. Bir de, sokaktaki insanımızın neden sürekli asık suratlı olduğunu... Mutluluğun da matematiksel bir formülü olduğunu iddia eden Doç. Yıldızhan'ın denkleminin payında elimize geçenler, paydasında ise beklentilerimiz yer alıyor. Pay ve paydanın birbirine eşitliği söz konusu ise sonucun 1 olduğunu belirten Yıldızhan, "Halbuki beklentiler fazla, ele geçenler azsa sonuçta çıkan rakam 1'den küçüktür ve rakam ne kadar küçülürse hayal kırıklığı da o kadar büyür. Bu rakamın bazen 1'den büyük olma ihtimali de vardır. İşte o zaman mutluluk katmerlenmiş demektir" diyor. *** Yazının ilerleyen bölümlerinde "önem katsayısı" gibi bir kavram dikkat çekiyor. Bu kavram, hayatımızın bütün alt ve üst katmanlarında önemli veya önemsiz bildiğimiz 'şey'ler için adeta bir filtre görevi üstleniyor. Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan, uzun uzun işlediği mutluluk denklemini hayatın bütün alanlarına uygulayabileceğimizi söylüyor ve iş hayatımızın, eş seçimimizin, tasavvufî eğilimlerimizin bu durumlar karşısındaki beklentilerimizle ilgili olduğunu açıkça dile getiriyor. Ve daha da önemlisi, mutluluğun doğru iletişimden geçtiğini özellikle belirtiyor: "İletişim dikkat ve incelik isteyen bir iştir. İnsan ilişkilerinde züccaciye mağazasında dolaşırken etrafı kırıp döken bir filin kaba sabalığından sıyrılıp, her çiçeğe konan ama hiçbirini incitmeyen narin bir kelebek titizliği içinde olmak gerekir." *** "Dünyaya mutluluğu aramak için geldik, bulmak için değil" diyen Colette'in sesine uyarak, 'daha çok' mutluluğun çarelerini aramamız gerekiyor. Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan'ın, mutlaka okunması gereken yazısı şu sözlerle noktalanıyor: "...hiç kimsenin çevresindekilere mutsuzluğunu dile getirip sızlanmaya hakkı yok. Çünkü denklem ortada. Hesap gayet açık. Mutsuzsanız ya elinize geçenleri artırmaya çalışacaksınız, ya da beklentilerinizi azaltacaksınız. Her ikisini de beceremiyorsanız, razı olmayı öğreneceksiniz." Şimdi sıra sizde... Ya mutlu olacaksınız veya ömür boyu arayacaksınız... ................................... Kişisel Gelişim: 0 212 511 84 50 Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan: 0 212 631 44 88