Abdullah Doğan, genç bir adam... Bu genç adam, "Genler Nereye Koşuyor" (BKY) isimli bir kitap yazıyor ve ardından "Başarı Çocuk Doğurdu" (Kariyer Yayınları) isimli eseriyle bir anda bütün dikkatleri üzerine çekiyor. Öyle ki, başarı üzerine söylenmiş bütün teorileri, terminolojileri ve kavramları tam da bize uydurarak... Konuşurken büyük laflar ediyor Abdullah Doğan ve ülkemizde yayımlanan kişisel gelişim kitapları hakkında bakın neler söylüyor: "Ülkemizde yayınlanan kişisel gelişim kitaplarını iki gruba ayırabiliriz. Aşk-şevk verici motivasyon kitapları ve kaynak kitap niteliğindeki kişisel gelişim kitapları. Benim kitabım, yani 'Başarı Çocuk Doğurdu' ise bu iki grubun harmanı olarak nitelendirilebilir. Çünkü bu kitabı okuyan herkes, kendi kişisel gelişiminin başlama noktasının neden bugün olamayacağının farkına varacak. Eğer başlamışsa da kemale erebilmenin formüllerinde, bu kitap rehber olacak." Toplumu düzeltmek Kitabını diğerlerinden farklı gören Doğan, "Amacım bireyden başlayarak milletimizin kişisel gelişimine yardımcı olabilmek. Bu ülkede şimdiye kadar neredeyse yapılan tüm uygulamalar tepeden inme yollarla halka sunuluyor. Halbuki ancak bireyi düzeltebilirsek bu toplumu düzeltebilriz. Kişisel gelişim, bu noktada gerçek anlamını kazanıyor bence. Tuğlaları sağlam yapmadan binanın sağlamlığına nasıl güvenebiliriz" diyor. Kişisel Gelişim uzmanı Oğuz Saygın'dan "icazet" aldığının altını da çizen genç yazar, insanlarımızın çok ümitsiz olduğunu söylüyor, konuşmasının bir yerinde: "İnsanlar ekmekleri olmadan bir nebze de olsa yaşayabilirler, fakat umutları olmadan, bu dünyadaki yaşam sitilleri mezardakilerden farksız olur. Umutlu olabilmek için de, ilk olarak olumlu düşünebilmek gerekiyor. Klasik deyimiyle bardağın dolu kısmını görebilmek. Başarılı olmuş neredeyse tüm şahıslarda bu kabiliyet mevcuttur. Unutmayalım ki, başımıza kötü şeylerin gelebilme ihtimali, en az iyi şeylerin gelebilme ihtimali kadardır..." Fetih içten başlar Bir "mutluluklar kitabı" olarak elimizde "Başarı Çocuk Doğurdu"nun anafikri de olabilecek şu sözleri iyi okuyalım lütfen: "Fetih içten başlarsa Fatih olunabilir diye düşünüyorum. Bu bağlamda kitabımda kendimde uygulamadığım hemen hiçbir örneği vermemeye çalıştım. Potansiyelimizin gerçekten de farkında değiliz. Bu toprağın insanları dört asır evvel Viyana kapılarına mehter ve toplarla inletiyor, devletlerin başındakileri titretiyordu. Şimdi ise bu mücadelesini spor bazında gösteriyor. Belki hedefler biraz düştü ama kendimizi fark etme noktasında biraz daha uyanıklaştık. Dünyada yapılabilecek en iyi yatırım insana yatırımdır. Bu milletin DNA'larında ciddi bir potansiyel var. En ufak bakkalında bile 'müşteri velinimetimizdir' anlayışı kalite anlayışını en iyi şekilde özümsediğimizi gösteriyor. Bizim manevi dinamiklerimiz, başarılı olmanın gerekleriyle neredeyse yüzde yüz örtüşüyor..." Kariyer Yayınları'nın "Gelişim Dizisi"nden çıkan "Başarı Çocuk Doğurdu"yu okuyun, bu zamana kadar size öğretilen kavram ve tecrübelerin, zaten sizin kendi dinamikleriniz olduğunu göreceksiniz. (0 212 516 99 84- 85) Sihirli sözcükler Hayatı daha yaşanılır kılmak için beşeri ilişkilerde sihirli sözcüklerden faydalanabilirsiniz. Mesela, bunlardan biri "haklı olabilirsiniz" cümlesidir. Bu cümlenin, parazitlenmeye başlayan insanî ilişkilere armoni sağlayıp tutkal vazifesi göreceğinden emin olabilirsiniz... Başkalarının bize uymayan düşüncelerine de saygı duymalıyız. Hatta, "şüphe yok ki", "muhakkak" gibi sivri kelimeler yerine "zannederim", "aklımda kaldığı kadarıyla", "tahmin ettiğime göre" gibi kelimeler kullanırsak beşeri ilişkilerde daha sözlü iletişim kurabiliriz. Diğer bir sözcük kalıbı ise, muhatabın o anda bahsettiği ya da sevdiği bir konu üzerinde konuşmaya başlayarak aynı konu etrafında konuşmayı sürdürmektir... ALKIŞ İstanbul soluğu Türkiye İş Bankası, İstanbul'un kültür ve sanat haritasına o kadar önemli bir mekan kazandırdı ki, bilen-görenlerle birlikte ayakta alkışlıyorum. Plastik sanatlardan tiyatroya, sinemadan sanatın diğer dallarına kadar birçok alanda önemli etkinlikler gerçekleştirilen Levent'teki İş Sanat, bu ay da dolu ve seçkin programlarıyla göz dolduruyor. "Sazlar Çalınır Çamlıca'nın Bahçelerinde" isimli bestesiyle benim müzik beğenim içinde önemli bir yer tutan Yesari Asım Arsoy'un 10. vefat yıldönümü dolayısıyla Türk Musıkisi Vakfı ile ortaklaşa gerçekleştirilen anma programı, 50 yıllık çabayı kulaklarımıza bir kez daha nakşetti. TRT İstanbul Radyosu sanatçılarından Melihat Gülses, Esma Başbuğ, Filiz Şatıroğlu, Gönül Aköz, Necmettin Yıldırım, Fatih Salgar, Koray Safkan ve Doğan Dikmen'in solist olarak katıldıkları gecede, Arsoy'un birbirinden güzel besteleri seslendirildi. Şarkılarındaki yenilikçi tavrı ile dikkatleri çeken ve hemen hemen bütün güftelerini kendi yazan Yesari Asım Arsoy, neredeyse bir İstanbul bestekârı olarak da nitelenebilir. İstanbul'un, hatıraları eskide kalan semtlerini şarkılarıyla bizlere yeniden tanıtan Arsoy, ancak böylesine ciddi ve kaliteli bir programla yadedilebilirdi. TRT şeflerinden Atilla Gündüz'ün de katkısını hatırlamamız gereken konserin, diğer sanatçıları içine alacak şekilde ve farklı mekanlarda tekrarlanması İstanbul için bir kazanç olacaktır.