Rilke, "İnsan, meyvanın çekirdeğini taşıması gibi, ölümü kendi içinde taşımaktadır" der. Etrafı çepeçevre saran ölüm gerçeği karşısında hangi çareye sarılırsak sarılalım, "ölüm eski bir şeydir, ama her insana yeni görünür." *** 30 Mayıs'ta vefat eden şair dostum Zemçi Çetinkaya'yı poyrazlı bir günde Ordu/ Boztepe'de kucaklamıştım. Varide'de kaleme aldığı gazellerini çok iyi biliyordum "Çelişkinin Türküsü" isimli kitabını okumuştum ama ilk defa benim de memleketim olan Ordu'da karşılaşmıştık. 1960 doğumlu idi, edebiyat hocalığı yapıyordu, şairdi. Allah rahmet eylesin... Çetinkaya'nın vefatı, kafama takılan bir soruyu yeniden burguya çevirdi: "Şairler neden 'erken' ölür?" Dünya ve Türk edebiyatına baktığımızda, şairlerin ortalama ömrü, edebiyatın diğer alanlarında eser verenlerden daha kısa. Yani, şairler daha erken göçüp gidiyor bu dünyadan... Kaliforniya Eyalet Üniversitesi San Bernardino Kampüsü Öğrenme Araştırma Enstitüsü Yöneticisi Psikolog Prof.Dr. James C. Kauffman'ın yaptığı bir araştırma, benim için hayatî önem taşıyan bu soruya değişik bir açılım getirdi. Kauffman'a göre, şairler ortalama 62.2, yazarlar 67.9, tiyatro yazarları 63.4, romancılar ise 66 yıl yaşıyor. Kauffman, şairlerin neden daha kısa ömürlü olduğunu ise şöyle açıklıyor: "Şairler fazla düşünürler. Fazla düşünen insanlar depresyona daha yatkındır. Ayrıca zirveye erken yaşta çıkarlar. Yalnız çalışırlar. Duygusal ve subjektif bir alanda çalışmak çoğunlukla ruh sağlığında bir dengesizlikle de bağlantılıdır. Roman ve edebiyat dışı türlerle karşılaştırıldığında şiir hem içe dönük hem de dışavurumcu, soyut bir türdür. Bu türde üretimde bulunanlar ruhsal sorunlara daha meyillidirler..." *** Dünya edebiyatında Anne Sexton, Dylan Thomas, A. Puşkin, R. Maria Rilke vd. "erken" ölen veya ölümü seçen şairlerden sadece birkaçı... Türk edebiyatında da birkaç istisna dışında şairler genç yaşta vefat ediyorlar. 60 yaşını geçmiş şairlerin sayısı oldukça az. Türk şiirinin dönüm noktalarında, kendi üslupları ve yaklaşımlarıyla önemli yer edinmiş şairlerimizden Edip Ayel ile geçen yıl aramızdan ayrılan Mavera'nın en güçlü şairlerinden Alaeddin Özdenören 63 yaşında vefat ettiler. Cemal Süreya 59; Turgut Uyar, Edip Cansever, Özdemir Asaf 58; Cahit Yeşilyurt ise yıllarca sessiz ve derinden ördüğü şiir kozası gibi yine aynı sessizlikle 52 yaşında değiştirdi dünyasını... Divan edebiyatının en güçlü şairlerinden Nedim 49 yaşında gitti. Genç yaşta ölümleri ile beni derinden sarsan Cahit Zarifoğlu 47, Cahit Sıtkı Tarancı 46, Metin Altıok 42, Orhan Veli Kanık 36, yakın dostum Hüseyin Alacatlı 34, Nazir Akalın 37, İlhami Çiçek ve Nilgün Marmara 29, Arkadaş Zekai Özger 25 yaşında idi daha... *** "Yaş otuzbeş, yolun yarısı eder/ Dante gibi ortasındayız ömrün" diyen ve 46 yaşında hayata veda eden Cahit Sıtkı, "Neylersin, ölüm herkesin başında/ Uyudun uyanamadın olacak/ Kimbilir, nerde, nasıl, kaç yaşında..." dizeleriyle bu kaçınılmaz sonun gerçeğini hatırlatıyordu şiirinde... Genç bir şair adayına şöyle sesleniyor Goethe: "Öl ve ol! İşte bunu bilmiyorsan, karanlık yeryüzünde zavallı bir konuksun yalnızca..." Ve Üstad Necip Fazıl Kısakürek: "Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber/ Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?" *** Ölüm, tek gerçek; ölmek, ne garip şey... Genç de olsak, yaşlı da... Ama şairlerin neden "erken" öldüğünü iyi bilmek gerek... Özünü zaten Yahya Kemal Beyatlı söylememiş mi: "Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi/ Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi..." Vesselâm...