Şarkılar neyi söyler?

A -
A +

Rahatsızım ya... Baş ağrılarım dayanılmaz hale gelince, ülkemizin önde gelen Beyin ve Omurilik uzmanlarından Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan'a gittim. Haftada birkaç defa hem hastalığın teşhisi, hem tedavisi için görüşmeye başladığımızdan, her seferinde farklı konular hakkında sohbet etme imkanımız oluyor. Geçen günlerde, Türk musıkisinin iç burkultucu yanı ve bunalımlarından söz ederken, Yıldızhan, "Müzik insanı dinlendirmeli. Kişiyi bir yerlerden alıp başka yerlere götürmeli. İnsanî duyguların üst katmanlarına çıkarabilmeli. Oysa, bizim klasik musıkimizde bile dehşetli bir acı, isyan ve mazohizm var" dedi. Çok haklıydı... Klasik Türk musıkisinin zirve isimlerine ait en değerli bestelerin çoğuna seçilen güfteler, ne yazık ki, Yıldızhan'ın sözünü ettiği isyanın boyutlarını gözler önüne seriyor. ğ İsyan ettiren şarkılar "Derdimi söyleyemem hiç kimseye, derman olmasın diye", "Dertleri zevk edindim, bende neşe ne arar"; bunlara sadece iki örnek. "Ah felek, zalim felek" diye başlayan, "İtirazım var" diyerek devam eden, "Şikayetim var kaderden yana" diyerek acı acı söylenen, "Ben zaten her acının tiryakisi olmuşum" diyerek teslim olunan, "Yardan mı candan mı geçsem" diyerek uçurumun kenarına getiren bir yığın şarkı sözü bu karamsarlığa, isyana, başkaldırıya ve sorumsuzluğa örnek olarak gösterilebilir. Belki ben, gerikafalının biriyim. On yıllardır televizyonlarda, sahnelerde, albümlerde yaşayan bu şarkıları algılamaktan mahrum kalmış da olabilirim ama sayın Yıldızhan'ın da dediği gibi, bu şarkıların hiçbiri beni benden alıp bir yerlere götürmüyor; aksine berbat bir psikolojiyle başbaşa bırakıyor. Sadece bunlar mı? Elbette hayır!.. ğ Bizden ve Batı'dan... Son yıllarda ortaya çıkan yeni müzik türü, neredeyse bir tüketim aracı haline geldiği için elektronik altyapıyla kurgulanıp saçma-sapan sözlerle süslenip sürülüyor piyasaya. Yani bu piyasa, ülkemizin en iç acıtıcı, en baştan çıkarıcı, en asi, en acımasız, en berbat piyasalarından biri olmaya doğru gidiyor. Müziği insanlığın evrensel dili olarak görmeyi unuttuğumuzdan bu yana, apartman dairelerine sıkıştırılmış masum, saf ve çaresiz insanlara yönelik bir pazar anlayışıyla hareket edildiği için ne öncekilerin hatasını telaffi etme yolu seçiliyor, ne de son yıllardaki kötü şarkı alışkanlığı hakkında bir yaptırım olabiliyor. Yine bu piyasanın "jargonu"yla, "alan razı, satan razı..." Oysa, her türden güzel müzik yer alıyor kültürümüzde. Türkülerimiz -ki denizi bitiren yeniyetme şarkıcıların can simidi olmaya bile başladı-, gazellerimiz, şarkılarımız hâlâ ilk günkü dirilikleriyle ayakta. Mesela, Itrî'nin "Tekbir"ini, Hacı Arif Bey'in "Vücud ikliminin sultanısın sen"i, Dede Efendi'nin "Yine bir gülnihal"i, Münir Nureddin Selçuk'un "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul"u, Yıldırım Gürses'in "Gençliğe veda"sı değerinde yeni besteler yapılıyor mu artık ülkemizde? Ya da Beethoven'in "Für elize" veya "9. senfoni"si, Vivaldi'nin "Mevsimler"i, Albinioni'nin "Adagio"si, El Cordobes'in "Historia de unamour"u gibi... ğ Eğitim Bilim'i çıkarıyor Ortak görüşümüz böyle idi sayın Yıldızhan ile... Eminim bu fikrimizi paylaşacak okurlarımın sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Bu sohbetin, beni mutlu eden bir yanı ise, tıp doktoru -sayın Doç.Dr. Ahmet Yıldızhan bel fıtığı konusunda da uluslararası başarılar kazanmış bir isim- olmasına rağmen, fikrin, kültürün, sanatın, edebiyatın kıyılarında dolaşan birini daha keşfetmiş olmaktı... Öyle ümit ediyorum ki, ülkemizin kadîm medeniyeti, kaybolan değerleri karşısında acı çeken ve sorumluluk duyan böylesi münevverler sayesinde yeni bir dirilişi yaşayacak. Çünkü Yıldızhan, sadece böylesi fikirleri ile değil, yıllardır desteklediği -her şeye rağmen- "Eğitim Bilim" dergisi ile de (daha önceleri Kültür Dünyası, Sağlığınız ve İnsan Adına dergilerini de çıkarmıştı) bu soylu duruşunu devam ettiriyor. Ya "ötekiler?!..." (İrtibat için tel. 0 212 631 44 88)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.