Dünyanın en pahalı madenlerinden "Kaşıkçı Elması"nın bir çöplükte bulunduğunu; Japon İmparatoru'nun Osmanlı'dan İslam dinini anlatacak din görevlisi istemesine rağmen vasıflı görevli bulunamadığından dolayı kimsenin gönderilmediğini; Avustralya halkının milli marş olarak halen İngiliz Milli Marşı'nı çaldığını; Singapur'da hediye kabul eden bir memurun, bedelini ödemek kaydıyla hediyenin sahibi olabildiğini; Şinasi'nin "maliyeci" olsun diye Avrupa'ya gönderildiğini ancak onun gazete heveskârı olarak yurda döndüğünü; 13. yüzyılda Avrupa'da çıkarılan bir kanunda babalara, çocuklarını bir başkasına satma hakkı verildiğini... biliyor muydunuz? Ben, bunların bir kısmını bilmiyordum ama Ali Karaçam'ın Bilge Yayınları (0 212 511 34 52) arasında çıkan "Geçmişten Geleceğe İbretli Notlar" isimli kitabından öğrendim. Daha önce "Kitap Pusulası", "Başarılı Öğrencinin Portresi", "Başarılı Öğretmenin Portresi", "Osmanlı'yı Cihan Devleti Yapan 150 Sır" ve "Öğretmen Ajandası" gibi çalışmalara imza atan Karaçam, dikkatli ve başarılı bir eğitimci olduğunu yeni kitabıyla da isbatlıyor; çünkü kuru bilgi ve yönlendirme ile öğrencilerini geleceğe hazırlamak istemediğini ortaya koyuyor bu eserleriyle... İbretli Notlar'da dünyadan, İslam tarihinden, Osmanlı'dan, Milli Mücadele tarihinden, Cumhuriyet döneminden, tarihi şahsiyetlerden dikkat çekici anekdotları sunuyor yazar ve şöyle diyor: "Kitap bahçesindeki gülleri toplayıp buket yaptım ve siz değerli okuyucularıma sundum. Böylece kitap okuma tembelliği olanların mazeretleri ortadan kalkmış oldu. Çünkü bu çalışmamda yüzlerce kitap ve diğer yazılı dokümanlardan ilginç anekdotları aldım ve birçok kitaptan bir kitap meydana getirdim." Kitaptan... Hassasiyet Osmanlı adaletinin her tarafta nâm salması üzerine bir grup piskopos, Osmanlı adaletini yakından görebilmek için Üsküdar Mahkemesi'ne giderler. Orada bir at satışına ait davayı dinlerler. Bir gün evvel bir at satın almış olan davacı, atı satanla yapmış olduğu anlaşma gereğince, aynı günün akşamına kadar atta bir hastalık bulursa iade edebilecekti. O gün at hastalanır, lakin at cambazı ahdine ihanet ederek geri almak istemez. Müşteri, mahkemeye başvurur, ancak kadı bir cenazeye gitmek için mahkemeyi kapatır. Akşam at ölür. Aradan bir gün geçince mukavelenin hükmü ortadan kalkar. Bu vaziyet karşısında kadının: "Bu kabahat bana ait. Eğer dün mahkemede bulunsaydım davacı bu zarara uğramayacaktı" diyerek atın parasını mağdur olan müşteriye bizzat kendinin ödediğine piskoposların şahit olduklarını... Sürgünde maaş Tanzimat döneminin meşhur yazar ve şairlerinden Namık Kemal'in, padişah II. Abdülhamid tarafından sürgün edilmesine rağmen beş bin kuruş maaş ve iki yüz kayma harcırah verildiğini, bu bilginin de Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bolayır'ın hatırasında yazılı olduğunu... 'Tünaydın!..' 'Arı Türkçe' çalışmaları çerçevesinde dilimize giren "tünaydın" kelimesinin mucidinin Türkçü yazar ve devlet adamı Hamdullah Suphi Tanrıöver olduğunu... Selam yerine kullanılması düşünülen tünaydın kelimesinin "tün"ünün, gece demek olduğunu; bu kelimenin de kuşların, tavukların, horozların geceleri tünemesinden türetilmiş olduğunu... Erol Güngör Üniversitenin dışına çıkarak sokaktaki adamla ve kahvehanedeki entelektüelle içiçe yaşamayı seven, bu yolla toplumun kılcal damarlarına kadar yayılan yeni fikirleri, yeni eğilimleri ve yeni heyecanları asıl kaynağında yakalayabileceğini bilen Erol Güngör'ün, çok hızlı ders anlatan ve kimsenin soru sormasına fırsat vermeyen Hilmi Ziya Ülken'in derslerinde Osmanlıca'yı bildiği için not tutabilen tek öğrenci olduğunu... ALKIŞ İşte üniversite! Kahramanmaraş, birçok özelliği ile öne çıkan bir şehrimiz. "Aksakal"ımız Bahaeddin Karakoç, dondurma, kale, baraj... Bu kavramlar dilimize yapıştığında hemen Kahramanmaraş'ı hatırlıyoruz. Fakat özellikle son bir yıldır, bu güzide şehrimizi daha çok anmamıza sebep olan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, diğer kavram ve sembollerle birleşince ortaya daha farklı bir manzara çıkıyor. Rektör Prof.Dr. Osman Tekinel ve arkadaşları, üniversiteyi sıradan ve asık suratlı bir eğitim kurumu olmaktan çıkararak, ideali yüksek gençler yetiştirmeye çalışıyorlar. Rektörlüğün düzenlediği kültür sohbetleri, paneller, konferanslar ve şenlikler okulda eğitim gören öğrenciler kadar öğretim üyelerinin de ilgisini çekiyor. "KSÜ'den Haberler" başlığıyla yayımlanan aylık haber bülteni ile de desteklenen bu etkinlikleri alkışlamamak elde değil. Sayın Prof.Dr. Tekinel ve arkadaşları, diğer bazı üniversitelerde olduğu gibi, sadece "iş"lerini yapıp, "maaş"larını alabilir ve "etliye-sütlüye" karışmamış olabilirlerdi. Ama onlar, böyle bir yolu tercih etmediler. Dilerim, bu vatanseverlik ve anlayış diğer eğitim kurumlarımıza da yansır ve geleceğin Türkiye'sini şekillendirecek olan genç beyinler daha geniş oylumlu bir programla yarına hazırlanır. YORDAM Atom sevgiyle dönüyor. Dünya sevgi zinciriyle güneşe bağlanmış. Bütün yıldızlar sevgi halkalarıyla birbirine kenetlenmişler. Alem, sevginin burcunda binlerce çiçek açmış. Sevgi, uzayın derinliklerine kadar kök salmış. Her şey muhabbet denilen bu ilahi cezbeyle raksediyor. Gel insanoğlu, sen de ritme ayak uydur. Gönül bahçende açan sevgi çiçeklerini kinle doldurma!...