Strasbourg... (1)

A -
A +

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB), önemli bir geleneği bu yıl Avrupa'nın batısında, onların tabiriyle "demokrasinin kalbi" Strasbourg'da gerçekleştirdi. Türk devlet ve toplulukları ile diğer devletler ve Türkiye'den yaklaşık 200'e yakın şairin buluştuğu "Türkçe'nin 5. Uluslararası Şiir Şöleni", genel olarak "verimli" geçti denilebilir. Ancak, bu kadar "kalabalık" bir şair grubunu çekip çevirmek, onların ibade ve iaşelerini temin etmek, rahatlarını sağlamak, en önemlisi şuara ile tek tek ilgilenmek pek mümkün olmadı elbette. Çünkü imkanlar kısıtlı, yaban elde şairlere hizmet edenlerse ellerinden gelenin fazlasını yapamamaktan şikayetçi idi. Neden bu kadar kalabalık bir şair topluluğu çağrılmıştı veya çağrılanların hepsi şair miydi sorularını sormak istemiyorum. 1992 yılından bu yana, Bursa'dan başlayarak Almatı, Aşkabat, KKTC/ Girne ve nihayet Avrupa Birliği Parlementosu'nun da bulunduğu Strasbourg'da düzenlenen şölenin, herşeye rağmen Türk edebiyatı tarihi içinde önemli bir yer tuttuğunu/ tutacağını düşünüyorum. Özellikle, dar bir zamana sıkıştırılan şiir atölyelerinde ele alınan konular, Türk şiirinin bugünden yarına hangi felsefî ve edebî dinamiklerle yürüdüğünü göstermesi bakımından dikkat çekici idi... *** Türkiye Yazarlar Birliği'nin, 25. kuruluş yıldönümü etkinlikleri (Konya'daki öykü günleri, Bursa'daki roman paneli v.d.) içinde yer alan şiir şöleninin başarıyla gerçekleştirdiğini bir kere daha belirtmek istiyorum. Ancak, sicilinde herkesin bildiği bir Gülhane faciası bulunan Lale Müldür gibi, hiçbir "ahval ve şerait" altında mutlu olmayı beceremeyen ve program sonlarında hakaretamiz eleştirileri ile gazete ve dergilerdeki köşelerinde kıyasıya -ve anlamsız- eleştiriler kaleme alan isimlerin şairler meclisine davet edilmesini anlayamadığımı belirtmeliyim. Çünkü, kendileri gibi üç-beş ismin dışındakileri şair bile say(a)mayan, kendi dünyalarının dışındakilere saygı duymayan, kendi doğrularını mutlak doğru olarak sunma iddiasında olan bu isimlerin hoşgörüsüz önyargılarının yıllardır kırılmadığını biliyorum. Hiçbir sınıf, akım, ideoloji farkı gözetmeden Türkçe yazan bütün şairleri kucaklamayı hedefleyen TYB yetkililerinin çok iyi niyetli olduklarını biliyorum ama bazen bu iyi niyet zarar da verebiliyor; hatırlatmak istedim. *** Bu şölende elbette "sade/ce şiir"in konuşulmadığını belirtmeliyim. Değişik kültürlerden gelen ve Türkçe söyleyen şairlerin kucaklaşmasına da şahit olduk. Zaman zaman herkes kendi grubuyla hareket etse de, bazen de ufak tefek fikir ayrılıkları yüzünden tartışmalar yaşansa da bu durum şölenin ana politikasına zarar verecek boyuta gelmedi etkinlik boyunca. Bir yanda Kazak şiirinin büyük ismi Muhtar Şahanov, diğer yanda Azerbaycan edebiyatının zirve isimlerinden Anar, Türkiye'nin usta şairi İlhan Berk ve Erdem Beyazıt gibi daha onlarca ismin aynı başlık altında ve bir arada bulunması çok anlamlı idi. İrfan Gürdal yönetimindeki Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu -şiir fasıllarından daha çok bu konser ilgi gördü- ile Aysun Gültekin'in konserleri 300 bin nüfuslu bu şehirde yaşayan Türkler'i de mest etti. *** Kim ne derse desin, kim nasıl yaklaşırsa yaklaşsın ve kim ne diye eleştirirse eleştirsin, "Türkçe'nin 5. Uluslararası Şiir Şöleni", katılan herkes adına farklı anlamlar taşıması bakımından önemli sonuçlar doğurdu. En azından, şair veya turist olarak Kleber'i, Fnac'ı, La Fayette'i, Petite France'ı, katedrali, Rhen Nehri'ni; kısacası 13. yüzyıldan bu yana dimdik ayakta duran tarihiyle Strasbourg'u gezmek herkesin not defterine önemli başlıklar düşürmeyi başarmıştır herhalde... (Haftaya devam edeceğim)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.