Bugünlerde Eskişehir'de çok önemli bir etkinlik devam ediyor. Kültür Bakanlığı'nın katkılarıyla Tepebaşı Belediyesi'nin düzenlediği "1. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu" adıyla gerçekleşen bu dikkat çekici kültür-sanat faaliyeti, hem ele aldığı konular, hem de farklı bir yoğunlukta bir programı olmasıyla önemli... Eskişehir'de geleneksel pişmiş toprak üretiminin ve sanayisinin gelişimine katkı vermek, pişmiş toprağın sanat yönünden değerlendirilmesi ile sanata farklı boyut getirerek kent kimliği ile özdeşleştirmek, üzerinde yaşanılan toprakların gerek ülkemiz, gerekse dünya kamuoyunda evrensel amaçlar taşıyan bir kültür-sanat organizasyonu içerisinde sunmayı hedefleyen bu sempozyum, toprağın sanata nasıl dönüştüğü ve bu arada diğer sanat dallarıyla nasıl ifade edilebileceğini en anlamlı biçimde gösteren bir performans... Şehire hediye Şehrin değişik mekanlarında 5 Eylül'e kadar sürecek "1. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu", beşi uluslararası olmak üzere 10 sanatçının kente kazandıracakları eserler, pişmiş toprağın üretimi, kullanım alanları, değişik bölgelerdeki durumları, arkeolojik bulguların değerlendirileceği bilimsel toplantılarla yapılıyor. Konserler, sergiler, tiyatro gösterileri, dinletiler, sempozyum, alan çalışmaları ile renklenen programlar, halka yönelik olarak sürüyor. Sorkun, Kınık, Kütahya toprak ve çini sergisi, 100 ilkokul öğrencisinin bir ay içinde yaptıkları sanat çalışmalarının sergisi, 10 sanatçının heykel sergisi de etkinlikler arasında yer alıyor. Uluslararası etkinlik Uluslararası sanatçılardan Andrew Stonyer, Strijdom V.D. Merwe, Charles Pilkey, Ulla Viotti, Rolands Smitis; ülkemizden de Prof.Dr. A.İsmail Türemen, Prof.Dr. Güngör Güner, Prof.Dr. Devrim Erbil, Prof.Dr. Hamiye Çolakoğlu ve Doç.Dr. Bilgehan Uzuner'in katıldıkları sempozyum çerçevesinde yapılacak eserlerin telif ücretleri ödenerek şehrin çeşitli noktalarında bulunan parklara yerleştirilecek olması da ayrıca vurgulanması gereken bir güzellik... Keşke bu tür etkinliklerin sayısı daha da çok olsa ve keşke sanat, bütün önemli toplantıların, konferans ve sempozyumların can simidi haline gelse... Neden pişmiş toprak? Tuğla ve kiremit, tarihte imalatı yapılan ilk yapı malzemesi. Evlerimizin ana maddesi olan bu sıcak yapı malzemesi bugüne kadar mükemmel karakteri ile dizayn, boyut ve fonksiyonu dışında hemen hiç değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Tuğlanın ilk defa M.Ö. 3. yüzyılda Mezopotamya'da kullanıldığı arkeolojik ve bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Babil Kulesi'nin yapımında 85 milyon adet tuğla kullanıldığı dikkate alındığında o tarihlerde nasıl bir andüstriyel çalışma yapıldığı görülür. Tuğla, daha sonraları Avrupa ve Anadolu'da yaygınlaşmıştır. Yunanlılar ve Bizanslılar'ın da katkıları ile gelişen tuğla üretimi Osmanlı'ya geçişle birlikte yükseliş dönemini yaşamıştır. Cumhuriyet'in ilanından sonra yabancı girişimciler tarafından Marmara ve Ege bölgelerinde tuğla ve kiremit üretim tesisleri yapılmaya başlanmıştır. Ülkemizde tuğla sektöründe son 10 yılda çok büyük mesafeler alındığı göz önünde bulundurulursa, bu hayatî önem taşıyan malzemenin sanata da girmiş olmasına şaşırmamak gerekir.