Şair İbrahim Tenekeci ile, Birey Yayınları'nda oturmuş, dergiler, intihal, yazı, kalem, yazar kavramları üzerine konuşuyorduk. Söz, dönüp dolaşıp birkaç yıldır edebiyatın tamamını kapsayan medyatik roman piyasasına gelip dayandı. Tenekeci, hiç duraksamadan ciddi bir eleştiri getirdi: "Yazarlık, artık bir meslek halini aldı. Eskiden mesele idi!" Çok doğru... Özellikle A.A., O.P., M.M. gibi milyarlarca lira harcanan popüler yazarların eserlerinin "edebiyat piyasası"nı (edebiyat dünyası demiyorum) hallaç pamuğuna çeviriyor olması iyi tahlil edilip okunması gereken bir durum. Kitap okuyucusu sayısının 1960'lı yılların bile altına düştüğü günümüzde, her ne olursa olsun, bir kitabın yayımlandığı hafta içinde yüzbin satış rakamına ulaşması elbette tartışılmalı. Yayımlanmadan önce bütün magazin dergilerinde -edebiyat dergisi değil!-, gazetelerin magazin sayfalarında -kültür sanat sayfaları değil!- boy boy tanıtımı yapılan, büyük bir müjde veriliyormuş gibi bazı bölümleri okuyucuya sunulan kitabın, yayımlandıktan hemen sonra yine en popüler gazetelerde ve dergilerde reklamının yapılması, hakarete varan eleştirilerle (hemen hazmedilen) merak uyandırması da başka bir değerlendirme konusu. Eleştirmen nerede? A.A.'nın son romanı üzerine yapılan tartışmaların, birkaç edebiyat adamı dışında, sadece magazin basınında tartışılıyor olması da bu garabetin ve sefaletin en önemli göstergesi. Bir edebiyat kitabının -türü ne olursa olsun-, edebiyat eleştirmenleri tarafından ele alınıp incelenmesi gerekmiyor mu? Büyük büyük gazetelerin köşebaşlarını tutmuş, etkili ve yetkili kalemşorların, alanları olmamasına rağmen bir kitabı ülke gündemine getirmiş olmaları başka nasıl anlaşılabilir? Biliyorum, benim yazımı da "reklamın iyisi kötüsü olmaz" diyerek sevinçle karşılayacak olan edebiyat piyasası simsarları, en büyük haksızlığı, bir kenarda olağanüstü güzellikte eserler veren gerçek yazarlara ve bu yazarları keşfetmesi gereken okurlara yapıyorlar. Danışıklı dövüş gibi başlayan "intihal" (edebi hırsızlık) tartışmalarının -konu aslında intihalden de öte- yine edebiyat dışı kesimler tarafından gazete sütunlarında tartışılmış olması da ülkemiz edebiyatının içinde bulunduğu durumun acizliğini gösteriyor. Okuyucuya tuzak Müthiş bir beyin yıkama operasyonu ile pazara çıkarılan, yakaladığı onbinlerce baskı adediyle okuyucuyu psikolojik etki/baskı altına almaya çalışan ve daha da önemlisi periyodik yayınlarda sürekli olarak reklamı verilen bir kitabın, herhangi bir deterjandan ne farkı olabilir ki?!.. Üzücü olansa, ortalama kitap baskı adedinin üçbinlerde dolaştığı ülkemizde, bilinçli bir haksız rekabet ortamı oluşturulmaya çalışılması. Bütün ömrü boyunca Mozart'ı kıskanan Salieri'yi tanıyan okuyucularım bilir; Salieri, ölmeden önce bütün orta karar insanlar için dua eder. Ama bu kesinlikle bir kıskançlık değil. Ülkemizde edebiyat bir meseledir. Mesele olarak da kalmalıdır. Gazete ve dergi sayfalarında mankenler marifetiyle tanıtılan, milyarlarca liralık reklamlarla pazarlanan, gazete sayfalarında ehliyetsiz adamlar tarafından tartışılan, sipariş tanıtımlarla pompalanan kitapların çoğu piyasa işi olabilir. Bu konuda okuyucuların tuzağa düşmemeleri gerekiyor... Yeni dönemde yeni 'K ı r k l a r' Kırklar, rüştünü isbatlayan dergilerimizden biri. Çizgisi, estetik duruşu, üstlendiği görev ve aldığı yol, derginin geldiği noktanın hiç de tesadüf olmadığını gösteriyor. Yaklaşık üç yıldır tek değişmeyeni şair İbrahim Tenekeci sayesinde -Ali Emre, Hüseyin Akın, Sadettin Acar'ı elbette selamlıyorum- aksamadan yayımlanan Kırklar, yirmiikinci sayısıyla birlikte bazı alışkanlıklarından vazgeçmişe benziyor. Daha önce şiir, deneme, öykü, söyleşi ağırlıklı olarak yayımlanan Kırklar, yeni dönemde bu türlerle birlikte eleştiriyi daha ön plana çıkarmayı hedefliyor. Derginin ekim sayısında Ömer Faruk Tekbilek'le yapılmış önemli bir söyleşi, Rasim Özdenören ve Ahmet Kekeç portresinin yanısıra İbrahim Tenekeci'nin bir şiiri ve "Eleştiri, eleştirmen" başlıklı yazısı, Mustafa Uçurum'un "Modernizm karşısında epik şiir", Osman Toprak'ın "Dil ve imkan", Hüseyin Akın'ın bir şiiri ve "Şiir üstüne düşünceler" başlıklı yazıları öne çakıyor. Ayrıca Arif Ay, Ahmet Kekeç, Ali Emre, Ayşe Şasa, Mustafa Akar, Suavi Kemal Yazgaç gibi her sayıda zevkle okunan kalemler de dergiye katkı sağlıyorlar. (0 212 295 71 03)