Yükselen sinema

A -
A +

Televizyon ekranlarında yayımlanan eski tarihli melodramlar hâlâ iş yapıyor. Kemal Sunal, Ayhan Işık, Kartal Tibet, Cüneyt Arkın, Belgin Doruk ve daha niceleri, sanki birer halk kahramanı olarak insanlarımızın kalbindeki yerini koruyor. Ama bu arada, Türk sinemasında güzel şeyler de oluyor. Televizyon ekranlarındaki başarılı dizilerin yanısıra son yıllarda üretilen ve dünya sinemasıyla boy ölçüşebilecek filmlerin sayısı giderek artıyor. Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Fatih Akın, Ferzan Özpetek gibi isimler, aldıkları alkışlar ve ödüllerle ülkemiz sinemasının yüzünü ağartıyor. Bu başarı kolay gelmedi elbette. Uzun yıllar boyunca, değişen toplumsal dinamiklere paralel çizgide popüler film üreten klasik Yeşilçam; Atıf Yılmaz, Ömer Lütfi Akad, Halit Refiğ, Metin Erksan, Ertem Eğilmez, Yücel Çakmaklı vb. yönetmenlerle Türk sinema seyircisine önemli projeler sundular. Zaman zaman edebiyatı, bazen de siyasi yaklaşımları beyazperdeye taşıyan bu köklü yönetmenler yavaş yavaş olgunluk meyvelerini verirken, dünya sinemasını tanıyan, yurtdışında eğitim almış ve kendini yetiştirmiş genç yönetmenler devri başladı. Sadece Antalya Altın Portakal Film Festivali veya Uluslararası İstanbul Film Festivali kıstaslarına göre değil; Cannes, Montreal, Venedik, Toronta, Locarno gibi dünya sinemasının nabzını tutan film festivallerindeki bol sermayeli yabancı yapımlarla boy ölçüşebilecek kıratta çalışmalar üretilmeye başlandı. Tiyatro kökenli Yılmaz Erdoğan'ın "Vizontele"si, kıt bütçeyle evrensel projeler gerçekleştiren Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak"ı, mütevazı kişiliğiyle tanınan ama eserleri ile iddialı Derviş Zaim'in "Çamur"u, sinemaya döndükten sonra yine dikkat çekici bir filme imza atan Ömer Kavur'un "Karşılaşmalar"ı, İtalya'da yaşayan Ferzan Özpetek'in "Karşı Pencere"si, Almanya'da sanat hayatını sürdüren Fatih Akın'ın "Temmuz'da"sı, bütün dünyada son günlerin en çok konuşulan projeleri arasında yer alıyorsa, bunu herhalde bir tesadüf olarak yorumlamamak gerekir. Devam eden Venedik ve Montreal film festivalleri ile önümüzdeki günlerde başlayacak Toronto Film Festivali'nde Derviş Zaim, Ömer Kavur, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz filmlerinin hem de yarışmalı bölümlerde izleyici karşısına çıktığını yeniden hatırlatmak isterim. Avrupa ve Amerika'da düzenlenen saygın festivallerde boy gösteren genç Türk yönetmenlerinin imkan ve destek verildiğinde ne kadar büyük başarılara imza atacağını biliyorum. Yakın zamanlara kadar uluslararası çaptaki prestijli festivallere katılmanın bile hayal olduğu ülkemizde, peş peşe gelen ödüller Türk sinemasının ufkunu genişletti hiç şüphesiz. Bundan böyle, bu başarıda payı olan herkesin iyi izlenmesi ve sürekli yukarıya doğru yükselen çıtanın bir daha yere düşürülmemesi gerekiyor. Haksız mıyım?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.