Karamsarlığa gerek yok fakir ülke değiliz

A -
A +
SIRA DIŞI EKONOMİ SOHBETLERİ ÖZLEM YILMAZ / ozlemyilmaz.tgrt@hotmail.com Krizde henüz işçi çıkarmadıklarını söyleyen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Başkanı Celal Beysel, "Aslolan işçi - işveren dayanışması ve karşılıklı iyi niyet. Dayanabildiğimiz kadar dayanacağız. Hükümetin çeşitli tedbirlerini kullanıyoruz" dedi.Karamsarlığa gerek yok fakir ülke değiliz

Sunuş Bu haftaki değerli konuğumuz iş dünyamızın önemli ismi ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel... Her zaman birlik ve beraberlik duygusu içinde olmamız gerektiğini özümseyen Celal Bey, bu özelliğini yediden yetmişe herkese sabırla aşılamaya çalışıyor... 9600 insanı bünyesinde barındıran Türkiye'nin en büyük gönüllü ve bağımsız sivil toplum örgütlerinden biri olan TÜRKONFED, bünyesindeki 9 federasyonu, 96 dernek ile 1 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlıyor. İş sıkıntılarını evine taşımamaya gayret ettiğini belirten Celal Bey, "Hayata olumlu ve pozitif tarafından bakmaya çalışıyoruz" diyor... Bütün dünyayı etkileyen krizin iki yıl önce 'geliyorum' dediğini söyleyen Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Celal Beysel, "Amerika'da ev fiyatları iki yıl kadar önce düşmeye başlamıştı. Hatırı sayılır oranda ev fiyatlarına bağlı olan karmaşık bir finansal sistemin, temelden değer kaybetmesi ile çok zor günler geçireceği belliydi. Ama krizin boyutunun bu kadar büyük olacağını kimse öngöremedi" dedi. Önceleri 'bu bizim krizimiz değil' denildiğini hatırlatan Celal Beysel, "Daha sonra ise 'sadece finansal piyasalarda kriz var, 2001'den sonra bizim finans piyasalarımız çok güçlendi, dolayısıyla bizi üzmez' denildi. Ama kriz reel sektörümüzü de vurmaya başladı. Çünkü artık ülkemiz ihracatıyla tüm dünyaya entegre olmuş durumda, gelişmiş dünyanın krizinden etkilenmemesi mümkün değil. Bu konuda tedbir almakta geç kalındığını söyleyebiliriz" diye konuştu. Bundan sonra ne olur diyorsanız, biz de herkes gibi krizin 2009'da devam edeceğini düşünüyoruz. Amerika başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi krizden çıkmak için destek paketleri açıklıyor ama ekonominin yönünü tekrar büyümeye çevirmek için bu paketlerin yetersiz kaldığı açık. Ancak bu dönemi karamsarlıkla geçirmek olabileceklerin en kötüsüdür. Türkiye fakir bir ülke değil. Krizi, kaynaklarımızı doğru kullanarak aşmaya çalışmalıyız. Birikimleri, çarpan etkileri büyük kalemler için harcamak gerek. Bu dönem, yıllardır gerçekleştiremediğimiz bazı yapısal reformları hayata geçirerek değerlendirmek için bir fırsat da oluşturuyor. Ekonomi dibe vurunca, değişik görüşlerin konsensüs sağlayıp, normal zamanlarda yapılması güç değişimleri kabullenmeleri daha kolay. Mesela yeni ticaret kanunu acilen yasalaşmalı. Az önce bahsettiğimiz teşvik sistemi de uygulamaya geçirilmeli. Kayıt dışılık hâlâ büyük bir problem ama bu konuda atılan radikal adımlar görmüyoruz. >> Celal Bey, firma olarak bu krizle ilgili ne gibi tedbirler aldınız? Krizde henüz işçi çıkartmadık, direniyoruz. Sadece emekliliği dolmuş arkadaşlarımızla vedalaştık, çünkü onların bir gelirleri oluşmuş durumda. Hükümetin çeşitli tedbirlerini de kullanmaya çalışarak yapıyoruz bunu. Örneğin Sanayi Bakanlığının KOSGEB kredileri, Çalışma Bakanlığının işsizlik sigortasını devreye sokup vermeyi vaat ettiği, özellikle mavi yakalıların istihdamının devamını sağlayabilecek destekler var. Bu destekler, bu kadar büyük kriz karşısında yeterli olmasa bile, akmasa da damlayan cinsten ve moralimizi yüksek tutmakta yardımcı oluyor. Ama aslolan işçi - işveren dayanışması ve karşılıklı iyi niyet. Krizde dayanabildiğimiz kadar dayanacağız. >> TÜRKONFED'in diğer iş dünyası örgütlerinden birçok konuda farklı olduğunu görüyoruz... Öncelikle "gönüllülük" temelinde bir araya geldiğinizi söylüyorsunuz. Bu prensiplerinizden bahseder misiniz? Sivil toplum örgütünün Türkiye'de net bir tanımı yok maalesef. Örneğin meslek odaları, sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, barolar, bizim gibi dernekler... Tüm bunlar aynı kategoride addediliyor. Halbuki bunların hepsinin ayrı yerleri ve işlevleri var. Gönüllü sivil toplum örgütleri, birlikte olmaları için hiçbir zorunlulukları olmayan insanların bir hedef etrafında bir araya geldiği, üyeliği tamamen gönüllü olan kurumlar. Bu kurumlar arasında da farklılıklar var tabii. Politik görüşleri olanlar var, her türlü politika ve ideolojiden uzak duranlar var. TÜRKONFED bu grupta, yani hem bağımsız, hem de gönüllü grupta yer alıyor. Bünyemizdeki tüm federasyon ve derneklere üye on bine yakın iş insanı, ülkedeki iş hayatının geliştirilmesi ortak hedefi çerçevesinde, samimiyetle ve gönüllü olarak çalışmak için bir araya gelen kişiler. İKİ HAFTA İŞÇİ GİBİ ÇALIŞTIM >> Yıllar önce broşürlerden tanıyıp tasarladığınız iş makineleriniz ile üretime başladınız. Şimdilerde uluslararası pazarda kendi alanınızda söz sahibi bir iş adamısınız... Sizin farklı başarı öykünüz var. Bunu bizimle paylaşır mısınız? Tesadüfler insan hayatında çok önem taşır. Ben, finansman sıkıntıları dolayısıyla plastik makinelerimi 80'li yılların başlarında ailemin sağladığı kısıtlı imkanlarla, kendim planlayıp yapmış ve üretime başlamıştım. Ama hem makineni yap, hem her türlü otomasyonu eksik, ilkel denebilecek makinelerle kaliteyi tuttur, üretim yap hem pazar bul... Bu işlerin o kadar kolay olmadığını, her geçen gün acı tecrübelerle öğreniyordum. Bir gün Almanya'da fuar gezerken, bir standda bir Hollandalı ile sohbet ettim. Meğerse benim konumda en büyük firmalardan birinin patronuymuş. Beni firmasına davet etti, 2 hafta firmada işçi gibi çalıştım, işin detaylarını, makinelerin inceliklerini öğrendim ve sıkıntılarımı aşmama vesile oldu, bu tesadüf. İHTİYACA GÖRE TEŞVİK ŞART >> "Bölgesel coğrafyalarda sektörel öncelikler" konusunu kendi meseleniz olarak sahiplendiniz. Sürekli inovasyon içindesiniz. Çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Bölgelerin sektörel önceliklerini söylememiz, bugüne kadar uygulanan teşvik sistemine getirdiğimiz eleştiriydi. Yani bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak için genel bölgesel teşvikler uygulanmasını eleştiriyorduk. Savunduğumuz yol, her bölgede güçlenebilme imkanı, yeteneği olan sektöre, ihtiyaca göre özel teşvikler geliştirilmesiydi. Önerimizi akılcı temellere dayandırmak için, üç yıl boyunca çeşitli bölgelerde çalışmamızı yürüttük. Bölgelerin gelişmeye açık olan, bölge halkının geliştirmeye hevesli olduğu sektörleri tespit ettik. Aklın yolu birdir zaten. Hükümet de bunu gördü. Yeni gelecek teşvik sistemi, temelde TÜRKONFED olarak yıllardır savunduğumuz prensipler üzerine kuruldu. Tabii bu konuda biraz da geç kalındığını söylemek bir gerçektir. IMF ADIMINI ATMALIYIZ IMF ile yapılacak bir anlaşmanın güven ortamı oluşturacağını söyleyen Celal Beysel, "Ancak anlaşma hâlâ yapılmadı. Bu önemli adımı atmakta umarım daha da geç kalmayız" diye konuştu. "Başarısızlıktan asla yılmayın" Yeni nesil girişimcilere tavsiyelerde bulunan Celal Beysel, "Her zaman meraklı olun, fuarları gezin, lisan öğrenin, tulumları giyip çalışmaktan gocunmayın. Başarısızlıklar karşısında yılmayın. Yeni nesil girişimciler, farklılaşmayı öğrenmeli. Etraftakilerin yaptıklarını taklit ederek üretme devri geçti. Bir başkasının yaptığı işi, geç kalınmış iş olarak görmek gerek. Yeni ve farklı ne yapabilirim, neyi geliştirebilirim diye düşünmeli" dedi. İş adamları kriz, ihracat, bütçe, istihdam derken çok gergin günler yaşıyor. TÜRKONFED Başkanı Sayın Celal Beysel'e biz de, "nasıl bir patron ve babasınız" dedik. Şunları söyledi: Genelde sıkıntıları olduğu gibi kabul eder, geçeceğini düşünürüm. Tecrübelerim de öyle olmuştur. Sinirli ya da gergin olduğum söylenemez. Çok kızdığım zaman bile çoğu defa bir gün sonra reaksiyon gösterir, konu ile yatar uyurum bir gece. Çocuklarla da ilişkimin de rahat, arkadaşça olmasına çaba gösterdim, her zaman. Karamsarlığa gerek yok fakir ülke değiliz

Problemleri ofiste bırakır evde ise kedi gibi olurum İş adamlarının hayata olumlu ve pozitif tarafından bakmaya çalıştığını söyleyen Celal Beysel, iş sıkıntılarını evine taşımamaya gayret ettiğini belirtiyor. İş adamlarımızın daha çok stresli olduğu bu dönemde, evde nasıl olduğunu sorduğumda ise çok muzır bir cevap alıyorum: "Evde kedi gibiyim"... En büyük sıkıntının zaman olduğunu kaydeden Beysel, "Çocuklar büyüdüğü için o yönden bir sıkıntı yok, hatta işte destek alıyor ve STK'larına daha çok vakit ayırabiliyorum. Eşimin anlayış göstermesi sayesinde aşıyoruz, zaman sıkıntılarımızı. İkimiz de gezmeyi severiz, dolayısıyla eşim, yapmak zorunda olduğum birçok geziye katılır" dedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.