Ulusoy: Herkes kendi hayatının yazarı ve mimarıdır

A -
A +
SIRA DIŞI EKONOMİ SOHBETLERİ ÖZLEM YILMAZ / ozlemyilmaz.tgrt@hotmail.com Prensibinin, her şeyi zamanında ve iyi yapmak olduğunu söyleyen Yılmaz Ulusoy Şirketler Grubu Başkanı Yılmaz Ulusoy, "İş hayatında mutlu olmak için evde mutlu olmak şart" diyor...Ulusoy: Herkes kendi hayatının 
yazarı ve mimarıdır

SON 5 YILINI OKULLARA VE KİTAPLARINA ADADI Çok başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra sosyal ve kültürel olarak da oldukça faal olan Yılmaz Ulusoy Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Ulusoy, "Son beş senemde kitap için, okullar için uğraştım. Zamanımın bir kısmını onlara ayırdım, bunlar da toplum adına yapılmış olan sosyal hizmetlerdir. Bundan da manevi haz duyuyorum. Mesele şudur; dünyaya geldik, Allah bize güç kuvvet verdiği sürece insanlığa hizmet edeceğiz" diyor. Sunuş Yılmaz Ulusoy... Yılmaz Ulusoy Şirketler Grubu başkanı... Karadenizli... İnşaat, gayrimenkul, turizm, denizcilik ve yeni yeni enerji alanında faaliyet gösteren bir ailenin evladı... Hayatta başarılı olabilmek için mutlaka insanların ev hayatında da mutlu olması gerektiğini söyleyen Yılmaz bey, her iş adamına kısmet olmayan iyi bir evliliğin sırlarını da bizimle paylaştı: Ailemden aldığım eğitim, terbiye, görgü bana çalışmanın gerçek bir erdem olduğunu küçük yaşlarımda öğretti. Daha sonra da bunu bir hayat prensibi olarak benimsedim ve uyguladım..." Ben bir sanat eserinde kendi acılarımı, sevinçlerimi, umutlarımı görmeliyim. Bir sanat eseri bana, insanlığın sıkıntılarını, hatta gerektiğinde çözümlerini yansıtmalı." Genç, yaşlı, çocuk... Herkese bazı tavsiyeleri var Yılmaz Ulusoy'un... "Kazandığınız iyi alışkanlıkları bırakmayın. Bu alışkanlıkların üzerinde ısrarlı olun, değişmesine izin vermeyin. Herkes kendi hayatının yazarı ve mimarıdır..." "Gücünün ve ömrünün yettiğince aydınlanma yolunda attığı dev adımlarla gerek asker, gerekse devlet adamı olarak, tartışılmaz bir büyük liderdi Gazi Mustafa Kemal.." Yılmaz Ulusoy'un elli yıllık iş ve sosyal dünyasının bir aynasıdır Yaşadıklarından, öğrendiklerinden ve deneyimlerinden yola çıkarak, önemsediklerini ve ilkelerini, gelecek kuşaklarla paylaşma arzusunun bir sonucudur ÖNEMSİYORUM ÖNERİYORUM... >> 71 yıllık bir kuruluşsunuz, babanızın size emanet ettiği bayrağı daha da yükselttiniz. Büyümenin temel taşları nedir efendim? Babamın söylediği gibi her şeyi zamanında ve dürüst yapmak, iyi zamanda iyi kişilerle iyi işler yapmak bizi bu noktaya getirdi diyebilirim. >> Başarılı bir iş adamı olmanın sizce nasıl kuralları olmalı? Başarılı iş adamı olmanın şartları disiplinli olmak, bilgili olmak, toplumla barışık olmak düzenli bir aile hayatına sahip olmak, insanları sevmek, yardım etmenin erdemine varmak... Aslında bu dünyanın gelip geçici olduğunu, kalıcı olanın yapılacak hayırların sayesinde olduğuna inanmak. Bu mantıkla hareket ederseniz hem mutlu, hem başarılı olursunuz. Buna ilaveten şunu da söylemek gerekli; inançlı olmak yani daha doğrusu inançlarınızın güçlü olması şart. Çünkü eğer bir kişinin güçlü inancı yoksa yapacağı işler güçsüz olur. Bununla beraber öğrendiklerini öğretmesi gerekir. Son kitabımda 'önemsediklerimi önerdim' ben. Yani bildiğim yanlışı ya da okuyarak öğrendiğimiz her hangi bir hususu topluma öğretmek de bir vazifemizdir. Yani bilen bilmeyene öğretecek. Tabii küreselleşen dünyada bunları yapmak da kolay değil; bunların hepsine hakim olacaksın, bastığın yeri göreceksin, yarınlar konusunda sezgilerin güçlü olacak ve tarihi çok iyi bileceksin. Çünkü tarihi, geçmişi bilmeyenin geleceği olmaz. Mutlaka geçmişini bileceksin ve bu dünyanın geçici bir dünya olduğunu, az sonra bırakacaklarımızın olduğunu hesap edebilmek gerekli... FEDAKÂRLIK YAPMAK GEREK Sağlığa yardımcı olacaksınız, eğitime yardımcı olacaksınız, sanata kültüre yakın olacaksınız. Ülkenin birlik ve dirliği, geçmişte çektiği sıkıntıları çekmemesi için yapılması gereken her türlü fedakarlığı yürekten yapmak gerekli. Mustafa Kemal'in dediği gibi tek bayrak, tek devlet, laik ve demokratik cumhuriyetin temelinde iyi bir vatandaş olmak. İyi bir vatandaş olmak kolay bir iş değildir. Çok mesuliyetler yükler insana. >> Çalışmak ile ilgili prensip edindiğiniz sözleriniz var mı? Çalışmak, babamın dediği gibi; her şeyi zamanında iyi yapmak... İnsan yaşına göre çalışacak sağlığını koruyacak, sağlığını koruyamazsa iyi çalışamaz. 20 yaşındaki bir insanla 50 - 70 yaşındaki insan aynı çalışamaz. Birisi tecrübe kazanmıştır, diğeri tecrübe yansıtır ve yaptığı şeye katma değer olarak tecrübesini koyar. >> Bir de sizin sevdiğiniz sözlerden... Hz. Ali'nin söylediği bir sözü vardı, "Çalışan insan kötü düşünemez"... Düşünemezler yani zaman bulamazlar. Siz çalışıyorsanız kötü düşünemezsiniz ama boş kaldığınız zaman şeytan mutlaka sizinle uğraşır, mutlaka boş duran insanın aklına yanlışlık gelir, hata yapma ihtimali çok fazlalaşır. Çalışmak, insan olmanın, hayatın parçasıdır. İnsana büyük haz, büyük mutluluk verir. Hele başarılı olduğunuz zaman maddi tarafı bir yana, manevi hazzı insana çok büyük bir kuvvet, güç verir. KRİZİ 67 AY ÖNCE GÖRDÜM >> Yılmaz bey, malum konu kriz. Siz gündemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdi ülkemiz değil de dünya bir boşluğa düştü. Ben onu yazdım kitabımda. Dünyanın bu hale geleceğini söylemiştim. Orada diyorum ki dünya çok büyük bir sıkıntı çekecek. Dünyanın bu hale geleceğini ben kendime göre bilmişim ve sezmişim, 67 ay evvel ben bunu görebilmişim. Dünya bir köy olmuş. O köyün içersinde de bir Türkiye var. Türkiye'nin bundan etkilenmemesi mümkün değil çünkü Türkiye kalkınmak için uğraşan bir ülkedir. Fakiri çok, zengini de yok denecek kadar az. Zengin dünyada kalmadı şimdi bir bakıyorsunuz zenginler listesine kaybedenler servetinin 3'de 2'sini bir sene içerisinde kaybetmiş. >> Yaşanan bu ekonomik çalkantılar içinde, turizmden beklentileriniz neler? Turizm de bizi 7-8 senedir içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Fiyatlar düştü ve bize artık maddi imkânları düşük kesim geliyor. Yani bizim daha derli toplu olmamız lazım, doğayı korumamız lazım tabii varlıklara sahip çıkmamız lazım. Yalnız deniz güneşte turizm olmadığını sağlık turizminin önemini, bu bölge ürününü tanıtmamız çok önemli. Bizim ülkemiz Belçika değil Norveç değil Türkiye. Coğrafi olarak çok zor bir yerdedir. Yani biz şimdi baktığımız zaman Avrupa'ya uzağız. Hamburg'tan Antalya'ya giden bir insan evinden çıkması, hava alanına gitmesi, uçağa binmesi, Antalya'da inip herhangi bir noktaya gitmesi minimum on üç saat. Bu on üç saatlik zaman yoruyor insanı. Zaten adam evine dönerken turşu gibi dönüyor. Kolay bir iş değil. Fakat Avrupa'da öyle değil. Yarım saatte ya da bir saatte istediği yere gidiyor. Yani Türkiye'de turizmi geliştirmek lazım... Yedi günlük turizm organizasyonu iyi olmaz. Benim Antalya'daki otellerim acayip ucuz. Mesela şu an inanılmaz fiyatlar teklif ediyorlar. Bazı şeyleri zorlayamazsınız. Türkiye dört mevsimi de yaşayan bir ülke. Biz bunun değerini bilmiyoruz. İlk olarak turizmi on iki aya yayacağız. Sonra turizmi çeşitlendireceğiz. Sağlık turizmi önemli, kültür turizmi önemli, yat turizmi de çok önemli. Ama maliyetli hava alanı girişlerinin büyümesi lazım... Bizim turizm ordusunu iyi yetiştirmemiz lazım. İçeriye bakıyorsun iki yüz elli çalışan var. İçerisinde iyi konuşacak on tane adam yoksa orada iyi iş verilmez. Bastığımız yeri bilmemiz gerek. >> Turizmi daha iyi bir noktaya ulaştırmak için projeleriniz var mı? Bizim ülkemiz bildiğin gibi zengin bir ülke değil. İyi de çalışmıyoruz. Çalışmayı sevmiyoruz. Bu ülkedekiler iki şeyi sevmiyor; çalışmayı ve okumayı. İki şeyi çok seviyor; dedikodu at çamur izi kalsın, hastalık. Sinemada öyle oldu, böyle oldu diyoruz. Tiyatro, Türkiye'de doğru düzgün yok zaten. Yalnız Londra'da yirmi sekiz bin koltuk var. Bunları düşününce Türkiye'nin ne olduğunu görürsünüz. Türkiye'de bir devrim yapmak lazım, kültür, sanat, eğitim, sağlık... Dayın yoksa bir yere gidemiyorsun, arkan yoksa bir şey yapamıyorsun. Ben her şeyi gördüm bir tek Atatürk'ü görmedim. Onu da kitaplardan öğrendim. Yani Atatürk'ün birinci adamı Kılıç Ali ömrü boyu yanında olan adam... Bakın şimdi Metin Akpınar yirmi beş sene önce oyununda şöyle diyor. İnşallah vefahi dünürünün çocuklarının torunları görür. >> Başınızdan geçen ilginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? Ben hep Dünya Kupaları'nı ve Avrupa Şampiyonaları'nı izledim. 1994'te ben bir şeyler yazıyorum, çalışıyorum. Brezilya'yı tuttuğum için de Brezilya forması giymişim. Milli takımımız o ara yok tabii... Gözlük gözümde şimdi çıktım benim hanım diyor ki "Nereye gidiyorsun sen" "Yürüyorum işte" dedim. "Noksanlık veya fazlalık var mı sende" diyor ben de bakıyorum "Hayır, bir şey yok" diyorum. "Peki, o okuma gözlüğüyle mi maça gideceksin" diyor. Dedim "Aklınla bin yaşa" hemen gittim gözlüğü verdim. Ulusoy: Herkes kendi hayatının 
yazarı ve mimarıdır

BÜTÜN AİLE VAR GÜCÜYLE ÇALIŞIYOR Yılmaz Ulusoy, ailece çalıştıklarını şu cümlelerle anlatıyor: Enerjide büyümek için yola çıktık. İnşaat, gayrimenkul, turizm ve denizcilikte yatırımlarımız sürecek. 2009, 2010'un ilk çeyreğine kadar 100 milyon dolarlık yatırım yapacağız. Büyük kızım, otellere ve turizme, diğer kızım, inşaat ve gayrimenkule bakıyor. Oğlum holdingin genel işlerine ve enerjiye bakıyor. Ben hep yanlarındayım. Ulusoy: Herkes kendi hayatının 
yazarı ve mimarıdır

BAŞARI EVDE GİZLİ İş hayatında başarılı olmanın anahtarının evde gizli olduğunu söyleyen Yılmaz Ulusoy, kitabında çocuklarına da 'Cennet annelerin ayakları altındadır' hadisini sık sık hatırlatıyor. Evin direği annedir >> Yılmaz Bey kitabınızda kadınlardan ve erkeklerden ayrı ayrı bahsediyorsunuz....Siz annenize ve babanıza karşı çok vefalı ve hayırlı bir evlatsınız... Türk kadınını Avrupalı kadınlardan ayıran birinci şey; hani Hz. Peygamberimiz demiş ya "Cennet annelerin ayaklarının altındadır". İkincisi; Türk kadını toparlayıcıdır, tabii evin direği baba diye görünür ama esasında kadındır. Çünkü evi derleyen toparlayan odur. Aileyi koruyan da babadır, meseleyi böyle düşünmek lazım. Şimdi tabii dünya kadınlar günü çok önemlidir daha doğrusu her gün, her an, sağlıkla aldığınız her nefes önemli çünkü. Kanuni Sultan Süleyman bir nefes sıhhati bütün cihana değişmiyor. Birinci kitabımda çocuklarıma vasiyetimdir diye yazdığım yüz bir tane madde var. Birincisi annelerle ilgili, yüz birincisi de annelerle ilgili. Birincisinde diyorum ki annenize iyi bakın, çünkü doğurdu seni, dokuz ay karnında taşıdı. İLK MADDE DE ANNE, SONUNCUSU DA Bakın; annenize iyi bakın birinci madde, yüz birinci madde "Yaşamda pek çok güzel şey, sayısız yıldız, gün batımı, kardeş, hava ve belki de kuzen, arkadaş, dost vardır ama unutmayın ki anne tekdir, yeri doldurulamaz ve hakkı ödenemez. O uzun cümleyi yüce peygamberimiz tek bir cümleyle hadisinde belirtmiştir; "Cennet annelerin ayaklarının altındadır" Sevgili evlatlarım birinci ve yüz birinci mesaj ve annelerle ilgili bir dizi hayat tecrübesinden geçmiş anlamlı, yol gösterici sözlerin üzerinde düşünün, sık sık okuyun ki bunlar hayatınıza rehber olsun, dara düştüğünüzde size ışık olsun. Sevgili çocuklarım, Allah sizi korusun yanaklarınızdan öperim... Ulusoy: Herkes kendi hayatının 
yazarı ve mimarıdır

Kalıcı bir şey bırakmazsanız ömrü boşa harcamışsınızdır >> Sosyal sorumluluk projelerine sıkça yer veriyorsunuz daha önceki kitabınızın gelirini bağışlamıştınız... Sosyal sorumluluk projelerinizden bahsedebilir miyiz? Doğayı katlediyoruz, kaybediyoruz. Doğa bizden intikamını alacak, alıyor. Şu günlerde alıyor, gelecek de çok karanlık görünüyor bana. Çünkü 50 sene önceki İstanbul'u, 50 sene önce gördüğüm Karadeniz'i istiyorum. 50 sene önce gördüğüm yeşillikleri istiyorum. 50 sene önce o gördüğüm tarihi istiyorum. Dünya istiyorum. Ama veren yok tabii. Bunların yanında her şey eğitim. Öğretmek için de hem insanen hem de yaptıracağımız okullarla buna katkıda bulunacağız. SIRADA YENİ OKULLAR VAR Babamın adına 1996 yılında bir okul bitirip teslim ettik. Çeşme'de Denizcilik Şirketi adına, Ulusoy Denizcilik Anadolu Teknik ve Meslek Lisesi 2007'de eşimin adına mesela. Ulusoy Anadolu Meslek Lisesi'ni Samsun'da açtık. Şimdi de yapılmakta olan Üsküdar'da rahmetli annemin adına. On beş çocuk sahibi olmuş, onbirini büyütmüş. Bu harp senelerinde veya Cumhuriyet tarihinde bu çok büyük bir meseledir. Şimdi annemin adına Hacı Rahime Ulusoy Denizcilik Anadolu Lisesi'ni inşallah Mayısta açacağız. Bundan sonra bana sıra geliyor, babamın, şirketin, annemin, eşimin adına olacak. Eğer siz kalıcı bir şey bırakmıyorsanız, eğitimle, sağlıkla, kültürle, insanlık adına bir şey bırakmıyorsanız boşa yaşamış bir ömür harcamışsınızdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.