Aziz Yıldırım; F.Bahçe'deki acı gerçek

F.Bahçe'den 6 yedikleri maçın ardından yaptığı basın toplantısında Fatih Terim, "Tarafarımızdan özür diliyor, faturayı üstleniyorum" dedi... Dedi ama G.Saray kongre üyeleri hemen ayaklandı: "Sen atanmış birisin. G.Saray geleneğinde faturalar atanmışlara değil, seçilmişlere kesilir. Bu sonucun muhatabı başkan Özhan Canaydın'dır. Otur oturduğun yerde..." Panathinaikos maçından sonra Werner Lorant da yenilginin sorumluluğunu üstlendi. Bakın bakalım F.Bahçe camiasında bir Allah'ın kulu çıkıp "Sen kim oluyorsun da faturayı kendine kesiyorsun" diyebiliyor mu? Bir tek kişi "Bu takımın kimyası bozuk. Her sene pahalı transferlerle göz boyanıyor. Teknik direktörün değil, paşa gönüllerin istekleri oluyor" tespitini yapabiliyor mu? G.Saray'a 6 çekince "Büyük başkan", Panathinaikos'dan 4 yiyince "Kahrol Lorant" öyle mi? Ey sevgili okurlarım, soruyorum şimdi hepinize: Yıllık bütçesi 5 milyon dolar bile olmayan, üç sezondur F.Bahçe ve G.Saray'dan kazandığı paralarla ayakta durmaya çalışan Denizlispor mu, yoksa sadece Washington'a 9 milyon dolar savuran F.Bahçe mi daha başarılı? En kaliteli futbolcusuna 200 bin dolardan gram fazla vermeyen, Hasan Özer, Mehmet Polat, Fatih Tekke ve Mert Korkmaz gibi takımına hem ekonomik, hem de psikolojik sıkıntı veren futbolcularına "Hadi kardeşim başka kapıya" diyen G.Antepspor mu daha istikrarlı, yoksa 100 milyon dolarlık F.Bahçe mi? Bünyesinde Poborski, Novotny gibi yıldızları barındıran Sparta Prag mı daha güçlü, yoksa Avrupa piyasasında bir tek futbolcusunun dahi ismi bilinmeyen Panathinaikos mu? Avrupa'yı sarsan Denizlispor'un Mustafa Baysal'ı ile ligin tozunu sallayan G.Antep'in Celal Doğan'ı mı daha büyük başkan, yoksa 6-0'ın gazıyla camiasını 6 yıl daha oyalamanın planlarını yapan F.Bahçe'nin Aziz Yıldırım'ı mı? shazar@tg.com.tr