Ç.Rize, İstanbulspor ve Trabzonspor maçlarında Tuncay'ı göreniniz oldu mu? Korkak, şaşkın ve acemi çaylaklar gibi dolaşıyordu sahada. Neredeyse herkes parlayan değil, kayan bir yıldız olduğu konusunda hemfikir olmaya başlamıştı. Ancak Tuncay, Elazığ'da gerçek kimliğine büründü. Orta sahadan aldığı topla öylesine diri driplinglerle aktı ki rakip ceza sahasına, kendisini durdurmaya çalışan üç Elazığsporlu oyuncuyu âdetâ rüzgarıyla ekarte ederek topu tavana mıhladı. Yani, yeniden Tuncay oldu... Umarım bu çıkışı sürer. Çünkü sadece F.Bahçe'nin değil, tepeden tırnağa yenilenecek A Milli Takımımız'ın da kendisine çok ihtiyacı var... Bu arada bir itiraf, bir de özür... Marcio Nobre'yi ilk olarak, Antalya'daki Vitesse maçında seyrettim. O günkü izlenimim "Bunun gibi Türkiye'de yüzlercesi var" şeklindeydi. Zira ben, özellikle de büyük kulüplerin yabancı futbolcu tercihlerini daha yararlı oyuncularda kullanması gerektiğini düşünüyordum. O gün hareketli ama bal yapmayan arı görüntüsündeki Nobre beni yanılttı. Takım arkadaşlarıyla, hele hele Van Hooijdonk'la gösterdiği uyum, F.Bahçe'ye gerçekten büyük katkı sağladı. Elazığspor aslında daha derli toplu oynayan, rakip kaleye daha organize gelmeye çalışan ekip görüntüsündeydi. Fakat forvette Effa gibi savruk, Yunus gibi şanssız iki oyuncuya sahipti. Uygun pozisyonlarda komik vuruşlar yapan Ümit Hatipoğlu da doğrusu Süper Lig'e yakışmıyordu. Elazığspor'un dün sağdan tecrübeli Hacı Arif'le geliştirdiği ataklara, soldan Ramazan da destek verebilseydi, deplasmandan 3 altın puanla dönen F.Bahçe için zor bir gün olabilirdi. Sol kanadı kırık olan sarı kanaryaların en etkili ismi, her zamanki gibi yine Van Hooijdonk'tu. 25 metreden kullandığı iki serbest vuruşun direklerde patlaması tamamen şanssızlıktı. F.Bahçe için ne kadar gerekli olduğunu yine gösterdi Hollandalı. Bu arada Allah nazardan saklasın, Volkan'ın muhteşem çıkışı da sürüyor. İşte önceki gün Ankara'da, Milli Takım'ın yedek kalecisi Zafer'in takımını nasıl yaktığını gördük. Ligimizin en iyi kalecileri olarak gösterilen Cordoba ve Mondragon'un yediği komik goller de hâlâ aklımızda. Dünkü maçın başında Mehmet Yozgatlı'nın "al da at" (!) pasını kapan Yunus'un köşeye giden plasesini Volkan kornere çelerken, "Cordoba aşığı" Daum merak ediyorum acaba neler hissetti? "F.Bahçe'ye ille de kaleci" derken biraz insaflı davranmak zorundayız. İddia ediyorum; Volkan sürekli oynasın, Milli Takım'ın kalesini en az 10 yıl kapatır... F.Bahçe dünkü galibiyetle Beşiktaş'la puan farkını 3'e düşürdü. Rakip psikolojik yıkımda. Önümüzdeki hafta İnönü'de ligin dişli takımlarından Denizlispor'la oynayacağı maçta cezalı Tayfur ve Tümer forma giyemeyecek. İlhan Mansız Japonya'ya gitti. Sakatlanan Giunti 1 ay yok. Yani nalıncı keseri herşeyi F.Bahçe'ye yontuyor... Ancak ben yine de uyarmak istiyorum. Daha oynanacak 14 maç var ve futbol sürekli ilginç gelişmelere gebe. Çok değil, 4 maç önce 11 puan önde olan Beşiktaş herkes tarafından şampiyon ilân edilmemiş miydi? Bakın neler oldu?...