F.Bahçe yönetimi Çarşamba akşamı Çırağan Palace Kempinski Oteli'nde, yüzde 99 oranında hisselerine sahip olduğu F.Bahçe Sportif Hizmetler A.Ş. adlı şirketin halka arz çalışmalarını basına ve kongre üyelerine tanıttı... Ancak doğruyu söylemem gerekirse, bu tanıtımda kafamdaki sorulara kesinlikle cevap alamadım. Konuştuğum bir çok üye de benimle aynı görüşteydi. Geceden edindiğim izlenimler; şatafatlı bir sinevizyon gösterimi, balo salonunda birbirinden güzel genç kızların sunduğu yiyecek ve içecekler ve "Bize yetki verin, gerisini düşünmeyin. Herşey güzel olacak" şeklindeki ilginç havaydı... Yıllar önce Ali Şen de F.Bahçe'yi halka arz için büyük mücadeleler vermiş, ancak kongre üyelerini iknâ edememişti. Şimdi Ali Şen'in modeli nasılmış, öncelikle ona bir bakalım? Bir kere o dönemdeki şirketin ismi F.Bahçe Futbol A.Ş. idi. Futbol şubesinin ve futbolla ilgili tüm birimlerin gelirleri, giderleri, aktifi, pasifi, kârı, zararı, riski, sevinci velhasılı herşeyi bu şirketin içindeydi. Ali Şen, Global Menkul A.Ş. adlı borsanın önemli bir aracı kurumuna hazırlattığı statü çerçevesinde, Demirbank'ın liderliğindeki bankalar grubuyla yapılan "Underwriting" yani garantili sistem anlaşması yaptı. Buna göre şirketin yüzde 39 hissesi halka sunuluyor ve 60 milyon dolar gibi net bir para F.Bahçe kasasına giriyordu. Yapılan anlaşmalarla bu bankaların F.Bahçe ismini kullanmalarına izin veriliyor, böylelikle bu para yılda 20 milyon 800 bin dolar gibi büyük bir faiz geliri getiriyordu. Ali Şen'in modelinde 60 milyon dolarlık ana paraya hiç kimse dokunamıyordu. Yönetimler sadece 20 milyon 800 bin dolarlık faizin ancak yüzde 75'ini kullanmaya yetkiliydi. F.Bahçe Futbol A.Ş.'nin gelirlerinin yüzde 15'inin de amatör şubelere isim hakkı olarak verilmesi şarta bağlanmıştı. Çok iyi hatırlıyorum, o tarihlerde Ali Şen aynen şunları söylemişti: "Bir gün deli bir başkan gelir, 'Kasada para vardır' diyerek dünyanın en büyük yıldızını transfer eder. Parayı verirseniz yıldız futbolcu transfer etmek hüner değildir. Hüner; kulüp kasasında sürekli para bulundurmaktır. İşte bu yüzden ana paraya dokunulmamalı. Yönetimler faiz gelirlerinin sadece yüzde 75'ini harcamalı..." Evet, tüm netliğine rağmen kongre üyeleri tarafından "Bir komisyon kurup inceleyelim" denilince Ali Şen'in kırılmasına ve başkanlığı bırakmasına sebep olan model işte buydu... Aziz Yıldırım'ın modelinde ise halka arz edilmesi planlanan F.Bahçe Sportif Hizmetler San ve Tic. A.Ş adlı şirket, futbol branşının tüm gelirlerini topluyor. Kulüp giderleri ise F.Bahçe Spor Kulübü Derneği'nin omuzlarına bırakılıyor. Amatör şubelere aktarılması şarta bağlanan tek kuruş yok. Şirketten elde edilecek paraların nerelere harcanacağı da belli değil. Adetâ örtülü ödenek gibi yönetim nereye isterse oraya kullanabilir. F.Bahçe Spor Kulübü Derneği ile F.Bahçe Sportif Hizmetler San ve Tic A.Ş. adlı şirketin, 1 Ocak 2002'den, 1 Haziran 2002'ye kadarki tasdikli ara bilançosu da yok. Kime ne kadar borç veya kimden ne kadar alacak var, bunların hepsi meçhul. Üyeler neyin yetkisini, kimin borçlarına karşılık vereceğini bilmemekte. Yani; Aziz Yıldırım'ın şirketleşme modelinde net ifadeler yok. Peki neden?.. Şirketleşmeyle ilgili bazı sorularıma cevap alabilmek için geçtiğimiz hafta başında F.Bahçe Genel Sekreteri Vedat Olcay'ı aradım ama yerinde yokmuş, konuşamadık. Not bıraktım, arayan soran da olmadı. Bunun üzerine sorularımı faksla kendisine ilettim. Ancak yine cevap gelmedi. F.Bahçe Genel Sekreteri'nin görevi başkanınına her konuda "tamam" anlamında kafa sallamak değildir... Üyeleri ve medyayı aydınlatma görevi tüzük gereğidir. Defalarca ters düşmemize rağmen eski genel sekreter Köksal Özbek'i nasıl da arıyorum... Son olarak yönetimin şirketleşme çabalarına "Haydi Fenerli! G.Saray ve Beşiktaş daha önce bunu yaptı. En büyük olduğunu şirketleşmede de göster. Dünya kulübü olmanın birinci yolu kurumsallaşmaktır. Globalleşen dünyada F.Bahçe yerini almalıdır" gibi tatlı sözlerle çanak tutan birilerine seslenmek istiyorum: Kardeşim şirketleşme de, nasıl şirketleşme? Bu konuda ne araştırdın, ne soruşturdun, ne kadar bilgi sahibisin? Eğer spor yazarı isen, artık birilerini yağlamayı bırak da, biraz da yapılan yanlışları ortaya koy...