El insaf Hıncal Abi

A -
A +

Hıncal Uluç önceki gece NTV'deki programında F.Bahçe'yi takip eden gazetecilerin iyi çalışmadığını, olayların üstüne cesaretle gidemediğini söyleyerek F.Bahçe medyasını bir yerde yüreksizlikle suçladı. Haklı olduğu yönler var. Var ama kendisi gibi düşünenlerle birlikte devekuşu misali kafalarını sadece belli başlı kanal ve gazetelere gömdükleri için, çevrelerinde olan bitenden, yazılanlardan pek haberleri olmuyor. Olmayınca da gerçekleri cesaretle sadece kendilerinin dile getirdiklerini söylüyor. Bu sözlerden alınıyor ve bazı açıklamalar yapmak istiyorum. Sevgili Hıncal Abi; bak şimdi biz neler demişiz zamanında... 28 Nisan 1999: "Başkan Yıldırım F.Bahçe'ye güzel tesisler kazandırdı. Dereağzı'nı çöplükten kurtardı. Bunların hepsi doğru. Bütün camia bu konuda kendisine müteşekkir. Fakat bunlar parayla elde edilen şeyler. Basarsın parayı, yaparsın tesisi. F.Bahçe camiası, başkan Yıldırım'da parasının dışında vereceği başka şeyler de arıyor. Gerektiğinde masaya yumruğunu vurması, hoşgörü, dirayet, kararlılık gibi... F.Bahçe camiası aslında başkanını arıyor." 26 Ekim 1999: "Ey F.Bahçeliler... Sizlerin hiç mi kusurunuz yok? Görmez misiniz ki; camia parçalara bölünmüş, önüne gelen grup kurmuş, kulübün gerçek sahibi olan sizlerin içi kan ağlarken, bir sürü asalak Fener'in sırtına binmiş habire emiyor da emiyor? Görmez misiniz ki; yıllarca F.Bahçe'den ekmek yiyen eski futbolcuların yüzde 99'u hâlâ daha çeşitli isim ve maskeler altında takımınızın geleceğine ipotek koymaya çalışıyor, 'Acaba başka nasıl sebeplenebilirim' tezgâhları yapıyor?" 15 Şubat 2000: "F.Bahçe'de sadece gruplarüstü gelen başkan başarılı olabilir diye bir şart yok. Başkan nereden gelirse gelsin ama önce liderlik vasfına haiz olsun. Camiada birliği beraberliği sağlasın, kimselere kin beslemesin, futbolcularının da birer insan olduğunu, sadece para için oynamadıklarını bilsin. 'Kavgaları diyalogla bitireceğim' deyip, tam aksine herkese savaş ilân etmesin. Paralı amigoların tesis basıp futbolcularını dövmesine izin vermesin. Tribünleri kendine 'Büyük başkan' diye bağırtmasın. Dürüst, idealist, kararlı, ileriyi gören, eğitimli olsun. Görülecektir ki; başarı tıpış tıpış gelecektir." 17 Mayıs 2000: "F.Bahçe'nin başında Aziz Yıldırım olduğu sürece 10 Selim Soydan, 20 Mustafa Denizli, 30 Oğuz Çetin, 40 Zola gelse yine iflâh olmaz." 23 Ekim 2000: "Başkanlıkta 32 ayı geride bırakan ancak F.Bahçe tarihine en başarısız başkanlardan biri olarak geçen Aziz Yıldırım, kulübü babasının çiftliği gibi kullanıyor. Başta Pendik faciası olmak üzere büyük depremler yaşayan F.Bahçe, onun zamanında 'Acıların Takımı' oldu. Talihsiz çıkışlarıyla kulübü, Futbol Federasyonu ve Anadolu kulüpleriyle kanlı bıçaklı yaptı. 'Bir gün herkes Fenerli olacak' sloganıyla geldiği başkanlığında taraftarlar 'Fenerliyim' demeye utanır oldu." 27 Aralık 2001: "Kamuoyuna 'yalancı gazeteci' diye lanse edilmiş, yetmemiş, çalıştığı kuruma kadar şikayet edilerek ekmek parasıyla oynanmaya çalışılmış bir gazeteci olarak soruyorum size sevgili okuyucularım: Allah aşkına söyleyin; Bazı kesimlerce kamuoyuna 'Mükemmel başkan' diye sunulan Aziz Yıldırım, artık herkesin tartışıldığı ülkemizde neden acaba hiç masaya yatırılmıyor, tartışılmıyor?"  Evet Hıncal Abi, lütfen yiğidin hakkını yiğide verin. Biz bunları yazarken tesislere sokulmuyor, haber alma özgürlüğümüz kısıtlanıyor, ekmeğimizle oynanıyor, çeşitli baskılara mâruz kalıyorduk ama bunlar olurken kimsenin gıkı çıkmıyordu. İlyas Tüfekçi'nin "Başkan Aziz Yıldırım beni ölümle tehdit etti" iddiaları yeni değil. Bundan tam 3 ay önce, 18 Eylül 2002'de 9 sütuna manşetten 'Yıldırım'a suçlama' başlığıyla okuyucularımıza duyurduk. Ancak maalesef kamuoyu da, savcılık da çok duyarsız kaldı. Aslında bu konuda yazılacak, konuşulacak o kadar çok şey var ki...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.