İki takımın da farklı hesapları vardı dün gece. Şampiyonlar Ligi'ne ard arda aldığı yenilgilerle havlu atan F.Bahçe, hiç olmazsa Lyon'u yenip UEFA Kupası'na katılma şansı yakalayabilir miyim sevdasıyla gitmişti Fransa'ya. Lyon ise deplasmanda yendiği F.Bahçe karşısında bir galibiyet daha alarak gruptan çıkma hesaplarını son iki maça taşımayı planlıyordu. Gelin görün ki; dün akşam karşı karşıya gelen iki takım da sanki ununu elemiş, eleğini asmış bir görüntü içindeydiler. F.Bahçeli futbolcular maç boyunca yanlarından geçen topa dahi müdahale edemeyecek kadar bitkindi. Johnson ve Z.Mirkoviç gibi mücadele gücü yüksek futbolcuların yokluğuna, bir de ilk yarı bitmeden sakatlığı nükseden ve oyundan alınan M.Doğan eklenince, F.Bahçe'nin direnci önemli ölçüde kırıldı. Defansta kağnı arabası gibi ağır hareket eden Ümit Özat'la, 34'lük Mert Meriç cılız gelen rakip ataklarında dahi öylesine kademe hataları yaptılar ki; eğer Lyon'lu futbolcular biraz becerikli ve akıllı olsalar F.Bahçe ilk yarıda ummadığı bir skorla yüz yüze gelebilirdi. Allah'tan olmadı. Oktay'ın attığı golle öne geçtiğimizde dahi sevinemedim. Çünkü bu takım Lyon'dan zaferle döneceğinin hiç bir sinyalini vermiyordu. Nitekim öyle de oldu. İlk yarının son dakikasında tabiri caizse haybeye yediğimiz bir golle beraberliğe düştük. Bu gol gelmeseydi belki de takımımız ikinci yarıya daha bir gayretle çıkabilirdi. Ama görünen oydu ki; soyunma odasına çökmüş vaziyette giden futbolcularımızın inançları da bu golle tükenmişti. Öyle olmasaydı devrenin hemen başlarında Rüştü'nün çeldiği topa Uche, Ümit ve Mert Meriç'ten oluşan "Emekliler Derneği" üyeleri müdahale etmez miydi? Carriere baktı ki karşısında bir sürü dede var, şöyle bir uzattığı ayağıyla takımının galibiyet golünü atıverdi. Delmotte da attığı golle âdetâ Carriere'ye nazire yaptı. Bu arada futbolunun artık sonbaharını yaşayan kaptan Ogün'deki müthiş düşüş devam ediyor. Ogün artık F.Bahçe'ye zarar veriyor. Bir pozisyonda topu bomboş durumdaki Oktay'a vermek yerine kaleciye nişanlaması, acemi çaylaklar gibi gol sevdasına düşmesi başka ne şekilde izah edilebilir ki? Aslında F.Bahçe'yi bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde kim havaya soktuysa bütün suç onda. Çünkü çok iyi biliyorum ki; başta başkan Aziz Yıldırım olmak üzere yönetim kurulunun neredeyse tamamı, "Şampiyonlar Ligi'ne kalalım da, katılım paramızı alalım" diye düşünüyordu. Eh, onlara göre F.Bahçe Şampiyonlar Ligi'nde büyük amacına (!) ulaştı. Gerisinden kime ne? Değil mi ama?