İki farklı Fener

Öyle bir maça çıktı ki F.Bahçe dün gece, turu zora sokacak bir sonuç sadece Lorant'ın değil; Aziz Yıldırım yönetiminin de akîbetini belirleyecekti. İşte öylesine önemli bir 90 dakikaydı. Peki teknik heyet ve futbolcular bu önemin farkında mıydı? Kesinlikle evet... İşte böyle bir havayla AIK karşısına çıkan F.Bahçe, maça fırtına gibi başladı. Lorant'ın Washington'u yedek bırakması, deplasmanda oynanan ve puan değil de daha çok rövanş için avantaj sağlama maçı olan dün geceki karşılaşmada çok doğru bir karardı. Ayrıca 2000-2001'de attıkları ve birbirlerine attırdıkları gollerle F.Bahçe'yi şampiyon yapan Revivo-Serhat ikilisinin, üstelik Ortega takviyeli olarak forvete konulması da çok isabetliydi. Nitekim bu üçlü, maçın başlamasıyla birlikte AIK defansını hallaç pamuğu gibi attı. Eğer yakaladığımız net pozisyonların yarısını golle sonuçlandırabilseydik, daha ilk yarı AIK kalesine yarım düzine gol yollayabilirdik. AIK ilk yarıda sadece üç kez tehlikeli olabildi. Ancak bu ataklarda kendi becerilerinden çok, Rüştü'nün artık kronikleşen topu ayakla uzaklaştıramama hastalığı ve defans oyuncularımızın hava hakimiyetlerinin zayıflığı etken oldu. AIK'nın ilk yarıdaki tek golü de işte böylesine ucuz bir hatadan geldi. Fakat, skorun rehavetinden mi nedir, F.Bahçe tekrar eski hüvüyetine büründü. İlk yarıda rakibi dağıtan Ortega ve Revivo'yu sahada göremedik. Ağzımızın tadıyla güzel bir F.Bahçe ve farklı bir galibiyet beklerken yine sinirlerimiz gerildi... İlk yarıda 3-1'i yakalamışken, defansımızın akıl almaz hatalarıyla 3-3'e yakalandık. F.Bahçe, böyle kolay bir rakip karşısında zorlanıyorsa ve iki farkla öne geçtiği bir maçta beraberliğe düşüp mağlubiyetten kurtuluyorsa, kusura bakmayın, kendinize "Biz büyük takımız" demeyin. Sarı-lacivertli takımda hâlâ bazı sıkıntıların devam ettiği açıkça belli oluyor. F.Bahçe, 3-3'lük skorla Türkiye'ye avantajlı dönüyor ama AIK'yı kesin olarak "eleyeceğiz" gözüyle bakmasın... Bu takım hakkında kuşkularım devam ediyor...