Alabileceğimiz bir maçı onursuz bir hakem triosu yüzünden kaybettik... İşte hepiniz gördünüz. Revivo'nun muhteşem golünden sonra Leverkusen'li futbolcuların hepsi birer artist kesildi. Başta Kirsten ve Ramelow olmak üzere büyük çoğunluğu en küçük bir dokunmada kendisini yerden yere attı. Lüksemburg'lu kara vicdanlı Hamer de bunu bir güzel yuttu... Soruyorum size; dün akşamki maçı normal bir hakem yönetse, Johnson oyun dışı kalır mıydı? Johnson'un rakibine yaptığı müdahaleye hangi hakem, bırakın sarı kart göstermeyi, faul verir? Böylesine onur yoksunu hakemler hep de bizi buluyor nedense... Halbuki her şey ne de güzel başlamıştı. Takımımız Leverkusen'i orta sahada karşılıyor, Lazetiç, Revivo ve Rapaiç'le de organize ataklar geliştiriyorduk. Üstelik aradığımız golü de bulmuş, tam da istediğimiz gibi rakibin üzerimize gelmesine zemin hazırlamıştık... Ah ne olurdu sanki Ali Akdeniz'in o mükemmel kafası da o anda filelerle kucaklaşabilseydi? Çizgide tesadüfen ayaklarına çarpan topun ağlara gitmediğine kaleci Butt bile inanamadı. Bu şanssızlık değil de neydi peki? İşte maç da o pozisyondan sonra döndü. Önce Hamer F.Bahçe'yi hamur gibi yoğurdu, ardından da Leverkusen... Johnson'un atılmasıyla 10 kişi kalan futbolcularımızın kazanma arzusu tümüyle yok oldu. Ayakta kalan tek futbolcumuz olan Lazetiç'in dahi direnci kırıldı. Attığımız buz gibi gole ofsayt gerekçesiyle bayrak kaldıran Fransız pespâye yan hakem Faye'nin gâyesi de böylelikle belli oldu. Ne diyelim; ona da yazıklar olsun... Şampiyonlar Ligi'ndeki üçüncü maçından da puansız ayrılan F.Bahçe, bu sonuçla UEFA Kupası'na katılma şansının son kırıntılarını da bana göre yok etti.