Sultans of the futbol

A -
A +

Müthiş finiş Ancak Denizlispor karşısında hiç de hesapta olmayan bir yenilgi alınmıştı. Bu maçta sakat Rüştü'nün yerine kaleyi koruyan genç Oğuz tecrübesizliğinin kurbanı olmuş, yaptığı iki zamanlama hatasıyla iki gol yemişti. F.Bahçe 2-1 yenilirken ortaya futbol olarak da pek bir şey koyamamıştı. Bu skor Denizli muhaliflerini yine harekete geçirmiş, başarılı maçlarda başkan Aziz Yıldırım ve bazı futbolcuları ön plana çıkaran malum kişiler, eleştiri oklarını yine Mustafa Denizli'nin üzerine doğrultmuştu. Bu kişilere Mustafa hoca gereken cevabı vermekte gecikmedi. Tıpkı zamanında "Benim karım futbolu bunlardan daha iyi biliyor" diye konuşan Löw gibi. Tıpkı "F.Bahçe yenildiğinde mutluluktan, yendiğinde üzüntüden doğru rakı masasına koşuyorlar" diyen Rıdvan Dilmen gibi: "İçimizde aynen Osmanlı'nın son dönemlerindeki gibi hainler var..." KARABASANLI GÜNLER Moraller bozulmamalıydı. Çünkü dört gün sonra Kayseri'de G.Birliği ile oynanacak çok önemli bir kupa finali vardı. Bu atmosferde Kayseri'ye gidildi. Mustafa hoca maçın oynanacağı güne kadar kampın Kayseri'de yapılmasını uygun görmüştü. Geldi çattı final günü. F.Bahçe ile G.Birliği normal sürede yenişememiş maç uzatmaya gitmişti. F.Bahçe 120 dakikalık mücadelede kalesinde âdetâ devleşen G.Birliği kalecisi Patrick'i bir türlü geçememişti. Sonunda Patrick penaltı atışlarında da kalesinde geçit vermiyor, F.Bahçe'nin 17 yıllık kupa hasreti yine dinmiyordu. evet, moraller bozulmamalıydı ama doğrusunu söylemek gerekirse takımın üzerine inanılmaz bir karamsarlık çökmüştü. Bu anda Mustafa Denizli çıktı ortaya ve şu ilginç sözleri söyledi: "Lig penaltılara kalmayacak..." BU NASIL GAZETECİ? Başkent'te A.Gücü'yle oynanan maçta F.Bahçe aslında çok iyi bir futbol sergilemişti. Rakip F.Bahçe kalesine sadece üç kez gelmiş, bunlardan ikisi golle sonuçlanırken biri de Rüştü'ye takılmıştı. F.Bahçe'nin ise bir çok şutu direklerden dönmüştü. Neticede F.Bahçe A.Gücü karşısında sahadan 2-1 mağlup ayrılırken Denizli muhalifleri yeniden ellerini oğuşturmaya başlamıştı bile. Hatta bunlardan biri A.Gücü ikinci golü de atınca basın tribününde ayağa kalkarak onlarca gazetecinin gözleri önünde, Denizli'ye ağıza alınmayacak kadar galiz küfürler yağdırmaktan da çekinmemişti. İşin ilginç yanı bu sözde basın mensubu "gazete binası içinde adam yaralama" olayına karışmış kişiden başkası değildi. BUNLAR DA NASIL TARAFTAR? F.Bahçe en yakın rakibi G.Saray'la aralarında oluşan 6 puanlık avantajı yitirmiş, sadece gol averajıyla liderliğini sürdürüyordu. Basındaki futbol ulemâlarının felaket tellallığı tüm hızıyla sürüyordu. Allah'tan geçtiğimiz yıllarda kötü sonuçlara asla tahammülü olmayan, idman basarak futbolcusunu döven, havaalanlarında tartaklayan taraftarlar gitmiş, yerine çok farklı bir görünümde, sağduyulu, takımını daima destekleyen, inancını hiç bir zaman yitirmeyen ilginç bir taraftar profili F.Bahçe'de görülmeye başlanmıştı. Bu kötü günlerde artık takımlarını havaalanlarında taşlı, sopalı ve sözlü hakaretlerle değil "Bizler inandık, siz de inanın... Hep destek, tam destek" sloganlarıyla ve çiçeklerle karşılayan örnek taraftarları futbol kamuoyu hayret ve ibretle izliyordu... "ÇOK KIZDIM KENDİME ÇOOK" ...Ve gelindi yıllarca hafızalardan silinmeyecek G.Antepspor maçına. Maçın ilk yarısını 3-0 yenik kapayan F.Bahçe'nin hem Kadıköy sihiri bozuluyor, hem de şampiyonluk umutları tükeniyor muydu ne? Devre arasında skora sinirlenip stadı terkedenler bile vardı. Bunların biri de hani o meşhur 4-3'lük G.Saray maçının oynandığı dönem F.Bahçe'nin başkanlığını yapan Tahsin Kaya'dan başkası değildi. Bakın ne diyor o muhteşem günle ilgili Tahsin Başkan: "3-0 olunca müthiş canım sıkıldı. 'Yazıklar olsun' diyerek hemen stadı terkettim. Aradan 1,1.5 saat geçmişti ki; F.Bahçe bayraklarıyla dolaşan arabalar gördüm. Kendi kendime, 'Allah Allah! Bu ne iş? Böyle bir günde her halde akıllarından zorları var' dedim. Ama sonradan öğrendim ki; F.Bahçem 2. yarıda 4 gol atmış ve G.Antep'i 4-3 yenmeyi başarmıştı. Nasıl da kızdım kendime. 'Sen ki' dedim, 'G.Saray'ı 3-0'dan 4-3 yenen takımın başkanıydın. Nasıl düştün bu hataya da sahayı terkettin?' Çok kızdım kendime çook..." ŞAMPİYON FENERBAHÇE Bu galibiyet F.Bahçe camiasını birbirine kenetlemişti. Bir hafta sonra Trabzon deplasmanında alınan yenilgi ve 3 puan geriye düşülmesi bile Kadıköy'de G.Saray'ın da geçileceğine olan inancı yok edememişti. Nitekim öyle oldu. Önce Kadıköy'de G.Saray 2-1'le, ardından deplasmanda Erzurum yine aynı skorla geçildi. Şükrü Saracoğlu'nda bu sezon oynadığı tüm maçları kazanan F.Bahçe, sahasındaki son maçta Bursaspor'u da 2-0 yeniyor ve Türkiye Ligleri'nde bir sezon boyu sahasında hiç puan kaptırmayan tek takım olarak rekorları paramparça ediyordu. Ligin son maçını Samsun deplasmanında oynayan sarı-lacivertliler bu maçı da kazanarak 2000-2001 sezonunun şampiyonu oluyordu. Sezon başından bu yana da yerden yere vurulan Mustafa Denizli F.Bahçe'yi tarihinde şampiyon yapan ilk Türk teknik direktör olarak futbol literatürümüzdeki yerini alıyordu. TEBRİKLER... TEBRİKLER... BİTTİ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.