Türkiye, Filistin devleti fikrinden vazgeçmeyecek

A -
A +

Her sene düzenlenen “Antalya Diplomasi Forumu”nu yakından takip edenler için bu yılki tablo da çok netti:

 

Türkiye, diplomasinin gücüne olan inancını yalnızca söylemde bırakmamakta, sahaya yansıtarak etkili sonuçlar elde etmektedir. Kurduğu bu platformlar aracılığıyla küresel krizlerin, sorunların ve çözüm süreçlerinin tartışıldığı ve şekillendiği merkezi rol üstlenme iradesini hem beyan etmekte hem de bu misyona hazır olduğunu göstermektedir...

 

Şüphesiz Gazze’deki vahşi soykırıma karşı kararlı tutumunu hiç aksatmadan sürdürmesi, Antalya’dan uluslararası topluma yeniden seslenerek destek arayışı ve destekleyenlerin sayısını artırma çabası tek bir amaca hizmet etmektedir: Bağımsız ve güvenli Filistin devletinin kurulmasıdır.

 

Bakan Hakan Fidan’ın Gazze üzerine tekrar eden tutumu hayli dikkat çekicidir. Fidan, Gazze’nin ve genel olarak da İsrail’in tutumuna karşı bölgedeki ve dünyadaki güçlerin ittifak etmesi için ciddi mesai harcamaktadır.

 

Antalya Forumu’nda Gazze özel oturumlarının oluşturulması ve özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye olan devletlerin bu konuda konsolide edilmesine önem veren tutumu ile de şunları yapmaya gayret etmektedir:

 

- İsrail’i daha fazla yalnızlığa itmek,

 

- İsrail’in Filistin konusundaki argümanlarının çürük olduğunu gösterebilmek,

 

- İsrail’in bir an önce durması gerektiğini ortaya koymak,

 

- Elindeki tüm vahşi desteği azaltma yolunda bütün aktörleri devreye sokmak,

 

- Uluslararası hukuku işletme konusundaki ısrarından vazgeçmemek,

 

- İsrail’i aklıselime getirebilecek yolları denemek...

 

Söylemler kadar eylemlerin de sertleştiği bu süreçte İsrail ile teknik konularda temasları da kesmeyen Türkiye, aslında gayesini açıkça göstermektedir. Burada mesele, İsrail’in iddia ettiği veya istediği olmadığında gerçek niyetini sakladığı “antisemitizm” suçlamalarının gerçekçi olmadığını gösterebilmektir.

 

Türkiye için Filistin konusu bugüne ait bir mesele değildir ve bunu İsrail’in siyonist aklı herkesten daha iyi bilmektedir. Bakan Hakan Fidan gayet net bir şekilde niyetini beyan etmektedir:

 

“Soykırım durmalı ve Filistin devleti kurulmalı.”

 

Türkiye’nin İsrail’e karşı tutumu, bu ana başlık ihlal edildiği ve Gazze’deki soykırım durmadan devam ettiği içindir.

 

Bakan Fidan bununla da yetinmemektedir. Bu konuda tüm dünyayı konsolide etmeye gayret etmektedir. Durum oluşturmakta, tüm dünyadaki ortakları bu hususta harekete geçmeye zorlamaktadır. Antalya’daki Diplomasi Forumu’nda da bunun açık yansımasını takip ettim.

 

Kuşkusuz Bahreyn, Katar, Mısır, Suudi Arabistan, Endonezya ve Ürdün gibi İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin de Gazze konusunda ortaklaşa hareket etmeye teşvik edilmesi ve cesaret verilmesi, İsrail’i tedirgin eden husustur.

 

İsrail yönetiminin Türkiye lideri Erdoğan’ı hedef alması bundandır. Çünkü Netanyahu hükûmeti yaptıklarına itiraz eden bir ses istememekte, bunun önünü kesecek bir güç istememektedir.

 

Ama Türkiye açık ve nettir: Filistin devleti kurulana kadar bu davayı sürdürmekten vazgeçmeyecektir.

 

İsrail ilişkileri zorlamış, gerilimi çatışma düzeyine getirmiş olsa da anlaması gereken tek bir şey vardır: Filistin devleti kurulmadan, Gazze’deki soykırım bitmeden, Gazzelilerin hakları tanınmadan Türkiye geri adım atmayacaktır.

 

İsrail’in genişleme niyeti, Filistin devletini yok etme üzerine olduğu ve coğrafyanın tamamını etkileme hedefi güttüğü bilinen gerçeklerdir. İsrail, dünya yeniden paylaşılırken bu fırsatı, Filistin toprakları üzerinde kendi hayallerini gerçekleştirmek için kullanmaktadır. Bu durum tüm coğrafyanın geleceğini, Türkiye dâhil olmak üzere etkilemektedir.

 

Hâliyle Türkiye böyle bir hayâsız yaklaşıma izin vermemekte ve vermemelidir. Dolayısıyla İsrail’i durdurmak için diplomasi kanallarını sonuna kadar kullanan Türkiye, “çatışma istemiyoruz” demektedir. Ama zorlanırsa çatışmaktan da kaçınmayacağı, İsrail’in çok iyi bildiği bir konudur.

 

Netanyahu’nun ABD Başkanına gitmesi ve Türkiye hususunda destek istemesi bu yüzdendir.

 

Türkiye için olmazsa olmaz konu şudur: Filistin devleti kurulmalıdır. Bölge istikrara kavuşmalıdır. Suriye’deki son olaylar, aslında Türkiye’nin uzun vadeli ısrarından geri adım atmadığını ve sonuca odaklı hareketlerinden vazgeçmeyeceğini net biçimde ortaya koymuştur.

 

İsrail’in panik hâli biraz da bundandır. Türkiye, kendi coğrafyasında istikrar ve refah istemektedir. Türkiye’nin güvenliği bu konu ile bire bir bağlantılıdır. Uzun vadede Türkiye’nin küresel planları için coğrafyanın barışa ermesi şarttır.

 

Türkiye, bunu oluşturana kadar İsrail’in tutumu ile mücadeleden geri durmayacaktır.

 

 

 

Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.