Altın gol

A -
A +

Dakika 80'de maç koptu. Sahaya adım atar atmaz Viola, Erol Ersoy, yan hakem diyaloğunda istenmeyen olaylar gelişti. Hangi dilde anlaşamadılar çözemedik. Sayın Celal Doğan'ın tavrını ise hiç tasvip etmedik. Yılların başkanı biraz acele etmiş sanırım. Gördüğüm kadarıyla hakemin sonuca etki eden bir hatası yoktu. Maça damgasını vuran çirkin olayın dışında seyredene zevk veren bir futbol mücadelesi vardı. Taktik savaşını Daum kazandı. Etkisiz bölgede hareketli seyreden oyun, duran toplarla yön buldu. Futbol olarak hiç üstün olamayan Beşiktaş öne geçmenin avantajını kullandı. Beşiktaş'ın topa sahip olduğu zaman dilimi, çok kısa kaldı. Her alanda baskı kuran Antep, sahasına kapattı Beşiktaş'ı. Daum'un Beşiktaş'ı bu şeklin ustası; çok maçı bu savunmayla bitirdiler. Öncekilerden farkı, goller hariç hiç hücuma çıkamadılar. Zor oyunu bozarmış. Daha çok koşan taraf oyunda üstündü. Ancak teknik becerisi kalabalıkları aşmaya yetmeyince kaybeden taraf oldu. Kimileri taktik der buna, kimileri de şans. Üç faul, üç yan top ve kupada yarı final. Şans değil de ne?.. Bırakın da koca Beşiktaş bu toplara çalışmış olsun. İşin garibi, birbirinin kopyası üç yan atışta Antepspor'un aciz kalmasıydı. Sona geldikçe bütün riskleri aldı Samet Aybaba, ancak Beşiktaş savunma blokunu aşma becerisini gösteremedi. Maçı uzatmaya götürdü fakat altın golü bulamadı. Burada kesin olan birşey var; Antepspor'un assolisti yok. Oyuna yön verecek, sıkışan bölümlerde devreye girecek, sonuca etki edecek bir yıldız. Duran toplarda Maxim, hareketli oyunda Mehmet Polat ve Fatih... Onların da yetenekleri sınırlı. Dahası Beşiktaş'ta kaliteli savunmacılar var. Kaleci Myhre'den başlayıp İlhan ve Ahmet'e kadar her biri kaleyi kollama ustası.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.