Anlamadılar...

A -
A +

Milli Takımlar tek sorumlusu olmak önemli bir görevdir. Koltuk, deneme - yanılma yoluyla sonuç alınacak bir yer değildir. İşinin ehli uzman kişilerin, teknik ve taktiksel uygulamalarla hedefi tutturma yeridir. Orada oturan kişi elbette dışarıda kalanlardan farklıdır. Farklı olduğu için o sorumluluğun sahibidir. Onun uygulamaları kendine hastır. Çok insanın bunu anlamayışı normaldir. Onun içindir ki; kitleler Şenol Güneş'in karşısına dikilmiştir. Sporun yazarları, vatandaşın konuşanları, gazete sayfaları, ekranlar, bu sebepten yanılgıya düşmüştür. Futbolcu tercihleri, maç taktiği, değişiklikleri tartışılır olmuştur. Hoca geleceğe yön vermiştir, onlar geçmişin derinlikleri içinde kalmıştır. Hoca her maçı yeni bir basamak sayarken, onlar merdivenin kırılması üzerine edebiyat yapmıştır... Tartışanlar hastadır aslında. Hiç birşey üretmeden üretilen en ufak bir değere karşı olma virüsüne yenik düştüklerinden etrafı yangın yerine çevirmişlerdir. Mevta üzerinde kesin tanı "anlamıyorlar, bilmiyorlar" olarak kayıtlara geçmiştir... Ne acıdır ki; başarısızlık gömleğini Karadeniz'e giydirmek isteyenler, dünyanın zirvesine çıkan millileri en çok sahiplenen oldular. Ayrılıkçı beyinlerinde böldükleri Milli Takım'ı başarı geldiğinde en çok alkışlayan oldular. Hocanın karizması taa Kore'den spor servislerine, stüdyolara, bilgisayar klavyelerine kadar uzanmıştır. Vizyonu dünyayı sarmış, ay-yıldızlı gönüllerde ayrılmaz bir halka olmuştur. Bu ülke insanı böyle bir mutluluğu tarihinde görmemiştir... Öğreniyoruz... Her maçımızı bir ilk olarak oynadık. Bir benzeri olmadığı için ders alıp, farklı uygulamaları deneme şansımız yoktu. Oyun sistemimizi turnuva sırasında oturttuk. Defansın dörtlü bloğunu ikinci maçta kurduk. Orta saha düzenini, hücum organizasyonunu, rakiplerin gücüne göre maçlar sırasında ayarlamak mecburiyetinde kaldık. Fiziksel ve ruhsal kondisyonumuzu maçlar oynandıkça olması gereken seviyeye çıkardık... Bütün bu değişimler olurken karar mekanizmasının başında Şenol Güneş vardı. Taşları yerli yerine oturttu. Her oyunumuz bir öncekinden daha iyi hâl aldı. Şenol Güneş'in farklılığı, her kararının son karar olmasıydı... Turnuvanın finalinde Türk futbolunun zirvesindeydik. Hiç kesmeden aynı tempo, bir turnuvaya daha katılsak siler süpürürüz. Kemikleşen yerlerimiz var. Kolay gol yemeyiz artık. Defansın oyuna katılımı üst seviyede. Yerini kaybetmiyor, her fırsatta atağa destek veriyor... Orta saha organizasyonumuz turnuvaya renk kattı. Emre - Tugay - Ümit bloğu bir örnek oldu... Bir problemli yerimiz gol sahası. Son maç hariç tam kapasite kullanamadık. Çok pas yapma becerisi gösterdik, topa daha fazla sahip olan taraf bizdik, fakat aynı oranda gol için hamle yapamadık. Gol girişimlerimiz Hasan Şaş'ın ya da Yıldıray'ın ayaklarında takıldı kaldı. Küçük alanların sayısız çalımcıları, çoğu zaman hücumun tıkayıcıları oldu. Hakan Şükür'ü çözemedik turnuvada. Şükür mü verimsizdi yoksa, yalnız mı kaldı, kimse anlayamadı. İlhan'ın katılımı çok fark etti. Geniş alana hükmeden, arka boşluklara koşarak top isteyen futbol yapısı rakibin savunma düzenini bozdu. Belki de gelecek maçlarda bu tip futbolcu sayısını çoğaltacağız. Dedik ya, gelinen noktanın öncesi yok, ne gelirse karşımıza tedbir alıp, şekil verip gelişeceğiz. Olayı olgunlaştırıp, ilk turnuvada şampiyonluk için koşacağız... sberber@ihlas.net.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.