"Yetkisiz yetkiliydim" demiş Şenol Güneş. "Satmayın" demiş, dinlememişler. "Almayın" demiş, düdüğü öttürmüşler. Madem öyleydi, niye durdu sayın hocam? Senin için de kıymetlidir Trabzonspor. Kötü olacağını bile bile niçin fırsat verdin? O an bıraksaydın ya!... Şu yıkımın parçası olmak yüreğini yakmıyor mu? Parayı veren, düdüğü çalarmış. Bir katkıları olmadı ki, ne hakla yetkiyi kullanıyorlar? Son yılların modası teknik direktör başkanlar. Her işi bilirler, çünkü yetki onlardadır. Çok önceden yazmıştım. Trabzonlu teknik adamlardan kurtulduğunda kurtulur Trabzon. Daha beterine bulaştı bordo-mavililer. Hoca başkanın üzerine tek bilen Atay başkan. Bırakıp kaçana kadar ne kadar yanlış varsa, hepsini yapıyorlar. Bir yöneticinin oğlu, "yeter artık baba, istifa edin daa" diyerek isyan etmiş. Evde bile rahat yok size. Biraz aklınız varsa, genel kurula gidin. Kulübün gerçek sahiplerine sığının. Çizgilerin içinde bir şey olmadığı için sözü uzatıyorum. Devre bitti, bir gol pozisyonu yok. Yenmiş içmiş, koşu çalışması yapmış futbolcu giyimli gençler. Vücut vücuda çarpışıyorlar. İzledikçe, şaşırıyor insan. Ne zor oyunmuş futbol. Rakibe daha çok pas veriyorlar. Yarı sahayı geçtiklerinde kontrolden çıkıyorlar. Yapmak istediklerini tarif edecek kelime bulmak mümkün değil. Ayıp olmasa, çıldırmışlar diyeceğim. Ara devrede düşünmüş olmalılar. Kaleye vurulunca gol olacağını hatırladılar. Faul atışından gelen topa Kürşat dokundu. Geri düşen evsahibi, tempoyu yükseltti. O ana kadar, yana geriye oynayan Denizli, kaleye yöneldi. Altı pasta pozisyon buldular. Kaleci Jefferson'a nişanladılar. Sözün özü, vücut vücuda çarpışmada fırsatı değerlendiren 3 puanı kaptı. Yine Yattara sahanın en iyisiydi. Hakem Bülent Demirlek iyi bir yönetim gösterdi.