Aynadan yansıyanlar...

A -
A +

Türk futbol medyası Lucescu'yu anlayamadı. İkiye bölündü futbolu yazanlar. Göklere çıkaranlar kadar, yerin dibine sokanlar oldu. Bir türlü karar verilemedi Rumen'in ne olduğuna. Halbuki eylemi milyonların gözü önünde cereyan ediyor.. Bu derecede ayrılığın sebebi ne?.. Tarifler farklı, kimi "Eldeki malzemeye göre taktik geliştiriyor" dedi. Kimi de "Malzeme ne olursa olsun savunma üzerine şekil kuruyor" fikrinin arkasında kaldı... Cesaret, yürekli futbol, en iyi savunma hücumdur noktasında çok zaman ben de karşı durdum Rumen hocaya... Ülke futbolunun gelişim sürecine göre iddiamda haklıydım. En büyük başarıları hücum ederek kazanan Türk futbolu girdiği yoldan dönmemeliydi. Kupalara ambargo koyan G.Saray'ın futbolu örnek olmalıydı. UEFA Kupası maçlarında seyrine doyamadığımız şekilden daha güzel ne olabilirdi? Hayâllere hitap eden biz futbolu yazanlar, gerçekleşen bir hayâlden nasıl geri dönebilirdik? Olmuş bir şey varken olmamış bir şekle nasıl onay verebilirdik?.. Ama olmadı. Çabuk uyandık rüyâdan. Dar alan presi ile rakipleri dağıtan, her sahada oyununu rakiplere kabul ettiren futboldan taktiğin mimarı vazgeçti. Çok eski değil, fakat tarihin derinliklerinde kaldı güzellikler. Hep aradık o futbolu, ne biz bulabildik ne de Terim bir daha kurabildi o şekli. Bin türlü denedi, olmadı... Bugün olay farklı. Eskide kaldı Terim futbolu. Hedefe ulaşan şekli kabul etmek durumundayız. Biz futbolu yazanlar bir ayna isek, üzerimize düşen görüntüyü yansıtmalıyız... Bir teknik adam memleket futbolunda, elli küsür maçta bir kere kaybediyorsa, Avrupa arenasında en fazla puan toplayan oluyorsa ve oynattığı futbol daha lig bitmeden şampiyonluğun en büyük adayıysa... Bu farklılığı yansıtmalıyız. Birkaç soyut sıfat ile olay geçiştirilemez. Kim ne derse desin, Türk futbolunda bir Lucescu gerçeği var. Taraflı tarafsız herkes kabul etmek mecburiyetindedir. Daha büyük başarılar alması başka bir şey, ülke futbolunun zirvesine yerleşmesi başka bir şeydir. Olay ayrı ayrı değerlendirilmelidir... Çok yazarın Lucescu tarifini okudum, hiçbirini yeterli bulmadım. Üçlü defans, iki ön libero, çoğu zaman, Pancu ve Sergen'in kullanıldığı tek santrfor arkası. İki kenar adamı ve İlhan Mansız'a bırakılan gol sahası... Sadece bu kadar değil. Bir amatör takım hocasının bile bu dizilişle sahaya çıktığı vakidir. 3-4-2-1 olarak sahaya çıkan her takım Beşiktaş gibi oynamıyor. Lucescu'yu farklı kılan, taktiğin işleyiş şeklidir. İki stoperin hücum organizasyonuna etkin olarak katıldığı az görülmüş bir şeydir. Beşiktaş hücum ettiği anlarda, iki kenar adamı öne çıkıyor, Zago ve Ahmet Yıldırım, onların boşalttığı alana kayıyor. Oyunun rakip sahaya yığıldığı bu bölümde Beşiktaş kanatlarda birer adam fazla oluyor. Kenarlara tedbir almak isteyen rakipler orta göbekte açık veriyor. Sergen ve Pancu markajsız olarak tehlikeli bölgede kalıyor. Ortaya tedbir alsan kenarlar boşalıyor, kenarlara yığılsan ortadan açık veriyorsun. Sürpriz adam olarak atağa katılan iki stoperin önünü kessen bu sefer Tayfur ve Giunti atağa katılıyor. Zago ve Ahmet'in kaldığı anlarda Ronaldo öne çıkıyor. Beşiktaş'ın rakip kaleye yerleştiği bölümleri bu gözle seyredin; Lucescu'ya özel uygulamaların farklılığını görürsünüz. Sanki siyah - beyazlılar fazla adamla sahada yer alıyor... İki Sparta Prag maçı, İtalya'daki Lazio, İnönü'deki Dinamo Kiev maçları... Örnekleri çoğaltabiliriz... Lucescu hücum ettirmeyi bilmeseydi, o zorlu maçlarda bu derece gol pozisyonu doğar mıydı?.. Şampiyonlar Ligi'ne veda etti Beşiktaş. Sonuç olarak beklentiler yerine gelmedi. Bunun sebebi Lucescu'nun maç taktiği değildir. Turu kaybettiren tek sebep futbolcu kalitesidir. Prag'da Ahmet Dursun dört gol fırsatını değerlendiremedi. Aynı şekilde İlhan Lazio maçında bir farklı önde iken iki gol pozisyonunda topu kaleye dürtemedi... Lucescu'nun saha içi uygulamaları, futbolcularına yüklediği görevler, takım hareketi belki de dünya futbolunun zirvesidir... Daha kaliteli futbolcuların takıma transfer edilmesi, yönetimin işidir. Hangi teknik adam Henry, Ronaldo, Vieri, Mutu'yu istemez...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.