Batakta futbol

Yürümenin bile imkansız olduğu zeminde pas olur mu? Futbola renk katan çalım ve dripling imkanı yoksa ne yaparsın? Topun yönünü kestirmek mümkün değilse şut da atamazsın. UEFA Kupası'nda tur maçı oynuyorsun ve saha şartları böyle. Hiç kesilmeyen sulu kar, soğuk ve çamur... Ortama alışkın, koşmaktan, vücut vücuda çarpışma gücünden başka meziyeti olmayan rakip futbolcular... Çevre şartları güçleri eşitledi. G.Saray'ın teknik üstünlüğü işe yaramaz hale geldi. Kim topa daha uzun vurup peşinden koşarsa avantajlıydı. Tomas ve Song için bir şey fark etmedi. Onlar düzgün zeminde bile inceye girmiyordu. Hani hep eleştirilen şişirme toplar bu maçın doğrusu olmuştu. Şişirmekten başka yapılacak bir şey yoktu. Çamura bulanmış olmalı, Orhan'ı hiç görmedim. Genç Uğur'un gözüme çarpışı su balesinden örnek verdiği anlardı. Savunma görevini yaptı. Her an hataya müsait ortamı çok dikkatli kapattılar. G.Saray'ın bu maça özel uyumsuz yeri orta sahasıydı. Saidou, Hasan, Cihan zeminin adamları değildi. Necati de fazlalık gibiydi. Topla buluştuğu pozisyonlarda hem kendisi, hem de Gerets sıkıntı çekiyordu. Daha iyisini yapacak birisi olsaydı devre dolmadan içeri alınırdı. Ortamın adamları Marek ve Ümit Karan'dı. Hücum hattının iki güçlü futbolcusu, rakipten çok zeminle boğuştu. Bir saat geçti, bu şablondan gol çıkmayacağına inandım. Kulübeye, Eric Gerets'e baktım, ellerini ovuşturuyordu. Demek ki; halden memnundu. İçerideki kısaların yerine daha uzunları, topla oynama isteği olanlarla en uzağa vuranları değiştirebilirdi. Geç kaldı Eric Gerets... Bir kaza golünü hesap edemedi. Kale sahasına ortalanan onca topa hamle yapacak bir Ümit Karan'ı o alanda bırakmanın bedelini ödedi. Sadece Hakan Şükür'ü aldı içeri, onun olduğu alana da topu şişiren olmadı.