Gelir - gider dengesini kurun tabii... Kendi kaynakları ile hareket eden Trabzonspor'dan güzel ne olabilir? Kim ister kişilerin cebine muhtaç Trabzonspor'u? Ama bir gerçek var ki, hedefe ulaşmak için desteğe ihtiyaç var. Yeni yönetim küçük paralarla katkıda bulunuyor, fakat yetersiz. Ekonomik rahatlığı olan insanlar göreve gelseydi, daha fazlası kasaya girseydi fena mı olurdu?.. Sağlıklı hareket eden bir izleme komitesi kurulması mükemmel. Göreve gelenler, sorumlu olmalı. İşinin ehli, uzman kişiler seçilmeli. Yapılan transferlerden kâr edilmeli... Camianın bütünleşmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı. Geçmiş hesaplar kapatılıp barış ortamı kurulmalı. Kibir, gurur, husumet, sen - ben kavgası kurum içinden temizlenmeli. Gelecek adına, dargınlıklar yok edilmeli... Stadın revizyonu, Trabzonspor Koleji, taraftar kartı, üye girişi... Trabzonspor'un kollarının uzaması, etkinliğinin yükselmesi için her şey yapılmalı... Daha başka çok şey söylenebilir, önemli olan söylemin eyleme geçmesi... Bir katkı da bizden olsun. Bize özel bir düşüncemizi anlatalım. Önceki yönetime söyledik, kıymet vermediler... Sayın Aktuğ Başkan, eski bir futbolcusunuz. Geldiğiniz toprak belli. Kamu görevi yaptınız, kitle hareketinin önemini bilirsiniz. Kişisel kompleksleriniz yoktur sanırım. Bu sebeple teklifime sıcak bakacağınızı umuyorum... Projemiz Trabzon futbol tarlasının verimli hale getirilmesi üzerinedir... Trabzon futbolu dar kalıplar içine sıkışmıştır. Hareket şehirde ikamet edenlerden ibarettir. Halbuki Trabzonlular dünyaya yayılmıştır. Trabzonspor imkanlarını her birinin yanına götürmeli... Hiçbir kulübün sahip olmadığı bu farklılığı faydalı kılmalı. Hemşehrilerin yoğun olduğu bölgelere Trabzonspor futbol okulları kurmalı. Okula gelecek çocuklardan yeteneklileri ayırıp, elit kadrolar oluşturulmalı. Bulunduğu bölge liginde mücadele eden iddialı ekiplere sahip olmalı... Araştırdım, biliyorum, belli bölgelerde, her kulübün alt yapısında Trabzonlu çocuklar var. Yüzde 25 az bir sayı mıdır? Ankara, İstanbul, Sakarya, Bursa... Almanya, Hollanda, Danimarka... Dünyaya yayılmış Trabzonlular... Milyonlar memleket hasreti çekerken, 250 binlik şehir potansiyeli ile hedefe varılır mı? O potansiyelin de, hepsine ulaşıldığı söylenemez... Ajax, PSV, Lens, Bordoeaux, Stuttgart... Avrupa'nın devleri, Afrika'da, Güney Amerika'da futbol okulları kurup, elin bebelerine el atarken, Trabzon'un kendi insanına uzak kalması doğru mudur? "Tugay, Emre, Okan, Nihat, Okan Yılmaz... Trabzonludur" övgüsünün bir mânâsı yoktur. Esas mesele onlara sahip olmaktır. Yeni çıkacak yıldızları bordo-maviye katacak sistemi bir an önce kurmaktır... Proje bölgesel düşünülmelidir. Hareket potansiyele göre yapılmalı. İlk adım Trabzon'dan atılmalı. Trabzon'un iki yakasına, doğusu ile batısına hitap eden alt yapı kurulmalı. Organizasyon kasabaları, beldeleri kapsamalı. 7-8 yaşından itibaren bebeler sistem içine alınmalı... Karadenizliler'in yoğun olduğu bölgeler; İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakasında iki şube. Bursa, Sakarya, Ankara, Kocaeli, İzmir... Son yıllarda en çok futbolcu yetiştiren iller Adana, Mersin, Antalya... Almanya'nın çeşitli şehirleri, Münih, Berlin, Stuttgart, Hannover... Hollanda'nın Amsterdam'ı, Rotterdam'ı... Yoğunluk araştırılıp potansiyele göre hareket edilebilir... Hedef 20 futbol alt yapısının değişik bölgelerde hayata geçirilmesidir. 8'den 18'e kadar her yaş grubunda 22 çocuk. 20 şube kulüp, her kulüpte 242 çocuk, toplam 4 bin 840 yeteneği içinde tutan bir organizasyon... İstatistikler der ki; sağlıklı ortamlarda eğitim gören bin çocuktan biri yıldız olur. 5 bin çocuktan 5 yıldız fena mı? 20 yılda 3-5 yıldız yetiştiren Trabzonspor alt yapısının düşünüldüğü ortamda yılda 5 müthiş olur... İşte o zaman Trabzonspor tavana vurur. Hiçbir rakibin sahip olmadığı kendi kaynaklarını harekete geçirmiş olur. Başka kulüplerde işler gönül meselesinden geçer, Trabzonspor'da olay farklıdır. Trabzonspor, Trabzonlular için memleket meselesidir. Bir güzel ağabeyimin dediği gibi; "Mide krampları geçiriyorum, Trabzonspor yenilmeseydi de babam ölseydi!" Sayın Aktuğ, gelin bu insanları sıkıntıdan kurtaracak bir hamle yapın. Trabzonspor'u tabana yayarsınız. Bütün dinamiklerini harekete geçirirsiniz. 5 bin çocuk, ana babası, dayısı, halası, arkadaşı, seveni, merak edeni... Doldurursunuz tribünleri, kitleleri harekete geçirirsiniz. Görevde kalacağınız zaman içinde ne yaparsanız yapın, bundan daha faydalı olamaz. Trabzonspor ağacının yaşamasını, yükselmesini istiyorsanız köklerine su vermelisiniz. Yaprağı dalı, ihtiyaca cevap vermiyor, köklerini sağlamlaştırmalısınız... Farklı bölgelerde kurulmuş 20 alt yapı organizasyonu. 4 bin 840 yetenekli futbolcu adayı, 220 futbol antrenörü. Olayın güzelliğine bir bakar mısınız.. Dünya futbolunda bilgi ve becerisini kanıtlamış bir isim sistemin başına getirilecek. Oluşturulacak genel merkezde, organizasyonun hareketi belirlenecek. Antrenman programları bu merkezden çıkacak. Günlük, haftalık, yıllık çalışmalar belli bir program üzerine yapılacak. Sadece sabır ve çalışma, sonrası zirvelere vurmuş Trabzonspor... Kulübe maliyeti de yoktur bu işin. Sadece Trabzonspor kimliği yeterlidir. Gömleği sırtına giyecek sevdalılar çoktur bu camiada. Zorluk, kuruluş aşamasındadır, devamında sistem kendi kendini finanse edecek imkanları bulur... Aklımızı işletelim, böyle bir uğraşın arkasından neler gelir, araştıralım. Dünya futboluyla rekabete giriyorsunuz. Alman'ın, Hollandalı'nın, Fransız'ın bebeleriyle yarışıyorsunuz... Kulüpler arası futbolcu değişimi... Gelenek - göreneğinin artırımı... Tecrübe farklılığı... Trabzonspor futbol kültürü, aşkı, sevgisi... Senenin sonlarında Trabzon'da bir turnuva organizasyonu. Binlerce bordo - maviseverin şenliğe katılımı... Sadece sabır ve çalışma yeter. Yetişmiş bebelerin yakın şehir kulüplerinde değerlendirilmesi. Ordu, Giresun, Gümüşhane, Zonguldak, Bayburt, Hopa... Sistemden açan güllerin bordo - mavili formayı giymesi... Sadece Trabzonlu bebeler mi? Yapılandığınız merkezlerdeki diğer yetenekli futbolculara da ulaşmış, tanımış olursunuz. İlk elden işe yarayanları tespit edip, bünyeye katarsınız... Sayın Atay Aktuğ sözüm sizedir. Kişisel kompleksleriniz yoktur umarım. Sizden öncekine tarif ettim, değer vermedi. Kendisinden başka kimselerin aklı olduğuna inanmayan bir duvara çarptık. Dilerim olayı anlar, hayata geçmesi için adım atarsınız....