Biraz insaf...

A -
A +

Rakip çıkmıyor, savunma ağırlıklı bir taktikle maçı götürmek istiyor, bir beraberliği kâr sayıyorsa, bu futbolcu grubu kazanabilir. Hami, Sergen, Oktay topa sahip olduklarında çok etkili futbolcular. Kalenin yakınına sokulduklarında her an gol yapabilirler. Orta sahadan sürpriz çıkışlarla etkili olan Gökdeniz'i de katarsak Trabzonspor'un kapanan takımları rahatlıkla aşabileceğini görürüz. Nitekim iç sahada yapılan 11 maçta 8 galibiyet, 3 beraberlik almış, yediği 11 golden 16 fazlasını rakip filelere bırakmış Trabzonspor... Deplasmanlarda tablo tersine dönüyor. Oyun taktiğini kazanma üzerine kuran, çok adamla saldırıp oyunu riske eden rakipler Trabzonspor'u dağıtıyor. 8 deplasmandan 18 puan kayıpla devreyi bitirdi Trabzonspor... Bursaspor ve Kocaelispor maçları da ilk devrenin devamıdır. Önceki kayıplarla bunların hiç bir farkı yoktur. Hatta hatta yeni teknik kadronun kabul edilir mazeretleri bile olabilir. Uyum, alışma devresi, taktiksel farklılık, oyun anlayışındaki değişim gibi sebepler gösterilebilir. Dahası Sümer ve Tekelioğlu bu kadronun bir araya getirilmesinden hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz. Kaldı ki; bu futbolcular bu tip maçları kazansaydı, Trabzonspor'da yönetim değişmezdi. Yani demek istiyoruz ki, bu kayıplar ne ilk, ne de sondur. Trabzonspor futbolcu grubu uyumsuzdur. Birbirini tamamlamayan çok dengesiz bir ekiptir. Burada hata Haziran ayında yapılmıştır. Sonrasındaki takviyeler, pansuman tedbirler olarak kalmıştır. Gelen futbolcuların hiç biri gerçek anlamda yaraya merhem olamamıştır... Bu kadronun başına dünyanın en iyi teknik adamını getirseniz birşey fark etmez. Ne yapacak elin adamı? Kimi kime uyduracak? Çok koşan, mücadele eden, rakibe baskı yapan bir ekip çıkaramaz. Sergen, Hami, Oktay'ın forma giydiği bir takımın bunu yapması mümkün değil. Yavaş yavaş, ayağa garanti paslarla, olgun ataklar geliştirerek kontrollü oyunu denese o da olmaz. Osman'ın, Macit'in, Tamer'in, Abdülkadir'in olduğu bir ekibin üst üste çok pas yapması da imkânsız. Tamamıyla kapanmayı tercih etse, üç hücumcuyu önde bırakıp savunmayı denese, gene olmaz. Son 5 maçta yenen 15 gole bir bakar mısınız? Yaşanan her tehlikede Trabzonspor savunması bir kaç kişi fazla; ama o kalabalığın arasından bir rakip gol yapıyor. Adamını tutamıyorlar, yer tutmayı bilmiyorlar, tehlikenin nereden geleceğini kestiremiyorlar. Kademe, yardımlaşma, ilk topa müdahale, rakibin oyununu zorlaştırma... Hiç biri istenen kalitede değil... Yeni hocanın bu yükü kaldıracağı, mevcut malzemeden maksimum verim alacağı elbette şüphelidir. Hatta hatta çalıştırdığı son iki kulüpte işine son verilen bir teknik adamın göreve getirilmesi külliyen yanlıştır. Fakat olayın bir de idari yönü var. Milyon dolarlık borçların, hacizlerin, mahkemelerde uçuşan uydurulmuş çeklerin getirdiği yük var. Hangi parayla hangi hocaya gideceksin? Futbolcu kadrosunun gücü ortada... Hangi dünya hocası bu kadronun başına geçer? Mesela Van Gaal kariyerini riske eder miydi, Ribbeck ya da Vogst? Hoca başkan Özkan Sümer'in söylediklerine takıldım bekliyorum, "Enkaz devraldık, yeni bina kuruyoruz. Çalışmalarımız zaman alacak. İşimiz kolay değil." Biraz insafı, biraz futbol bilgisi olanlara tavsiyem, siz de takılın, bekleyelim bakalım neler olacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.