Bir pozisyon verdi, yakaladığı 3 fırsattan 1 golle devreyi önde kapattı. Çok takımın deneyip, kaybettiği şekilde oynadı Denizlispor. Yarı sahasına kapandı, üzerine çekti Fener'i. Zorlanmadan kalenin etrafına gelme fırsatı yakaladı ligin usta ayakları. Alex, Nobre, Anelka, Aurelio bir bir denediler, ikili- üçlü hamlelerden uzak durdular. Savunmadan, kenardan onlara katılan olmadı. Ne kadar zorlasalar da yeşil-siyahlı kalabalık arasında sıfırlandı kaldılar. Çok hızlı başladı maça Denizli. Takım savunması hiç aksamadı. Kapılan toplarda çabuk çıkarak Fener savunmasını eksik, kademesiz, dengesiz yakaladılar. Yarım saatlik tempolu futbolu Mikka'nın golüyle vites küçülttü. Devrede Daum karışır, düzensiz yapıyı değiştirir sandık. Kenarları beklere kullandırır, açıkları içeri çeker, Denizli'nin ani çıkışlarını önler, tel tek dökülen Önder'i, Kemal'i alır diye bekledik. Dahası oyunu sıkıştırmayan Rüştü'nün önünde yerleşen Servet - Lucinao'yu öne çıkarır... Biten devreden memnun olmalı ki, aynı düzen sürdü sahaya. Saldım çayıra, Mevlam kayıraydı taktik. Cem'lerin Papila'sı karışmadı. Siyah gömleklilerden bu kadar. Başınızın çaresine bakın havasında düdük öttürdü. Sonra dahi Daum, müdahale etti. Savunma karakterli Servet ve Kemal'i çıkarıp, Hooijdonk ve Serhat'ı aldı. Bu kadar akıl bize fazla gelir. Bir Süper Lig maçı bu düzende olsun, asla kabul edilemez . Antrenman çift kalesi gibi savunma bir tarafa, hücumcular bir tarafa. Üstelik savunan Denizli'nin hareket doğrusu çok, hücum eden Fener'in en ufak bir düzeni yoktu. Çok fırsat yakaladı, atamadı Ömer Rıza. Asist yapmayı bir kere daha akıl etti. İki farkı yaptı Mikka... Dahi Daum'dan önce biz soralım: "Denizli neden bu kadar güzel oynadı?" Sayın Uslu, savcıları göreve çağırsın şimdi!.