Hakem taraf tuttu.. Zemin ağırdı.. Kaydık, ayakta duramadık.. Buz gibi golümüzü vermedi.. Taraftarı çirkefti.. Hava boğucu, ortam gergindi.. Daha ne uydurayım.. Futbolun şeytanları işte.. Stad onların, şartlar aleyhimize. Hiç de şansımız yoktu. Hezimeti hafifletecek mazeret arıyorum.. Cristoph abimin Olimpiyat Stadı hayâline yol açıyorum. İstiklal Marşı'nı ezbere biliyor, bizi kandırmış olamaz. Devre bitmeden kaleyi doldurdular. Onlar gerçek, biz yalan oynadık. Memlekette hayranlık veren hamleler, hayâl kırıklığı doluydu. Başlagıç düdüğü çalana kadar yıldızların dansıydı. Bize yabancı meşin yuvarlak, yeşil çimlerde döndükçe dibe çöktük. Parlayan yıldızlar kırmızı, kayan yıldızlar sarı-lacivert kimlik taşıyordu. Halk kahramanı Rüştü sağa uçtu, sola, öne, geriye, üstünü başını yırttı, bir topa değemedi. Christoph abimin Fatih takviyeli dörtlü savunması eleğe döndü. Luciano samba, Deniz lambada, Ümit Özat misket oynuyordu. Serkan - Marco'dan kurulu büyülü orta saha görünmez hamlelerle geçiyor, dahi abimizin gole kurulu ayakları bir birine dolanıyor. Ara devrede soluklandık. Duran toplar geldi akla. Futbolcu olduklarını hatırladı çocuklar. Kaybedecek bir şey kalmadığı anda aslına döndüler. Yediklerinin 3'te biriyle karşılık verdiler. Bir büyük fırsat kaçırdı F.Bahçe. İki takım arasında bu derece fark yok aslında. Tamamen teknik adam hatası. Hiç de konsantre olamamış F.Bahçe. En başından korkuya yenilmişler. Savunma kurgusu, orta saha düzeni, hücum niyeti rakibe göre kurulmamış. Çok kolay goller yedik. Üzerimize geldiklerinde kademesiz yakalandık. Arkada top çevirirken, onlara değil, kendimize tehlike oluşturduk. Tecrübe farkı desem yine olmaz. Daum'un yanlışını hafifletecek bir sebep yok bu maçta. Öyle ahım-şahım bir Manchester yoktu sahada. En basit maçlarından birini oynadılar. Amatörce hatalarımızdan goller buldular. Takım savunması üzerine ders verdiler. Yüklendiğimiz bölümlerde kale sahasına gömüldüler. Orta sahada basit, gol sahasında gerçekçi hamleler yaptılar.