Değişim zamanı

A -
A +

Amerika hafif geldi. O maç üzerine bir değerlendirme yapmak uygun olmaz. Takım hareketleri bir olgunluk taşımadığı için futbolumuz tartıya çıkmaz. Kötü de oynasak yenerdik. Kamerun ve Brezilya maçları çok şey anlattı bize. İlk önce jenerasyona mecbur olmadığımızı gördük. Türk futbolunun yükseliş trendinin bir grup futbolcuyu aştığını, görev verildiğinde bir çok futbolcunun yükü taşıyacağına şahit olduk. Üzerine düşen görevi fazlasıyla yapıyorlar. Pozisyona göre, bulundukları alanda futbol neyi gerektiriyorsa, uyguluyorlar. Bireysel olarak hamleler, oyun istekleri, pas tercihleri oldukça üst seviyede. Özellikle rakibin yorulduğu bölümlerde sahanın hakimi oluyorlar. O iki maçın son yarım saatleri müthişti. Önlenemez hareketimiz, direkt rakip kaleye olan boş koşulardı. Gökdeniz ve Tuncay enteresan işler yaptılar. Top isteyen, arkaya kaçarak rakip savunmanın dengesini bozan koşular öldürücüydü. Mücadelenin bu şekle uygun olduğu anlarda Yıldıray zirveye çıktı. Pres yemeyen büyük yetenek, her aldığı topu öndekilere aktardı. Önceki maçlardan farklı olarak, önde top isteyen futbolcularla rahatlık yakaladı. Tugay, Ergün, Emre, Okan Buruk, Hasan Şaş'lı dünya üçüncüsü orta beşliyi aştı Türk futbolu. Topa sahip olmada, rakibin baskısını kırmada büyük işler başaran şekil değişiyor artık. Bütün mesele bu farklılığı zamanında görmemizde. Sahip olduğumuz potansiyel daha büyük hedeflere aday. Çok pas yapıp, tehlikeli bölgenin uzağında top çevirerek oyunu kontrol etmenin ötesine geçebiliriz. Üç çabuk yıldız, Tuncay, Gökdeniz, Nihat'ın yanına bir yenisini bulmalıyız. Onlara uyan bir yeteneği sol tarafa koymalıyız. Emre, Şaş, Ergün ağırlaştırıyor oyunu. Oyun alanının derinliğine, 40 metrenin altına düştüğü ortamda, çabuk adamlarla futbolda gerçek yerimizi almalıyız. Önce İngiltere finali, sonra Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası. Hepsinde zirveye vurabiliriz. İddia ediyorum, hiç kimsede yok böyle bir potansiyel. Rakibin diri olduğu bölüm noktasında biraz duralım. İlk bir saatlerde çok zorlandık. Orta saha direnci kuramadık. Savunmanın üzerine fazla yük düştü. Kademesiz, dengesiz yakalandık. Her taraftan tehlike yedik. Bu savunma düzeniyle zirveye çıkamayız. Doğru taktiği mutlaka geliştirmeliyiz. Torbanın birincisinden hiçbir ülke takımı bu hallere düşmez. Arjantin, Almanya, İngiltere, Brezilya, İtalya, Fransa, Hollanda, Çekler en kötü oyununda bile bu kadar çaresiz kalmaz. Çabuk adamlar ve Yıldıray, büyük usta Tugay, ustanın yanına bir tamamlayıcı ve torbanın birincisi ayarı bir takım savunması. İşte o zaman hoş geldin Dünya Kupası...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.