Rayların üzerinden akmaya başladığı günden beri, öküzler treni seyreder. Hiç biri makinist olamamıştır. Cins cinstir bu canlılar. Dile gelip konuşanları vardır. Kaptan Bülent'in kale çizgisinden topu çıkarmasını yorumluyor bir tanesi. "Asli görevi rakip forvetleri tutmaktır, adamını kaçırmış, kale içinde ne işi var? Bülent kaleci mi?" En basit futbol doğrusu halbuki, nereden bilsin adam? Minik takım bebelerine öğretilir; özellikle yan ortalarda, kaleci yerini terk ederse, boşalan kale içi doldurulur. Kalecinin müdahale edemediği pozisyonda golün önlenmesi için hamle yapılır. Kaptan Bülent o anda en doğruyu yapmıştır. Topa çıkan Rüştü'nün yerini doldurmuştur. Bir tane değiller, her tarafta şakıyorlar. "Hakan Şükür'e takmış kafasını. Tugay, Bülent, Alpay, Ergün hemen kapı dışarı edilmeli, takım gençleştirmeli." Ay yıldızlı takıma reçete yazıyorlar. Sabana takıp çifte mi koşacaklar acaba? Tarla mı bu sürülmesi için gençler tercih edilsin? Ne saçma bir iddia. Genç, yaşlı ne fark eder. Kim iyiyse o oynar. Bir futbolcunun en verimli çağı 28-34 dür. Uluslararası turnuvaların yaş ortalaması otuzun üzerindedir, bilmezler ki... Şenol Güneş'in "karizma"sı, Japonya-G.Kore'den, Fransa'ya uzanınca farkına vardılar. Vizyonu, ufkunu merak eder oldular. Başa ne gelirse meraktan gelir bilmiyorlar. Onu da öğrenecekler. Sadece aptallar ve ölüler fikir değiştirmezmiş. Fikrini değiştireceğine, şeklini değiştiriyorlar. Güneş tepeye vurdukça, "dinozor" oluyorlar. Her sıkıştığında Avrupa'dan örnekler verenler, baktıklarına göre ölmüş olamazlar, aptallıkta ısrar ediyorlar. Hollanda Milli Takımı'nda birkaç ay yardımcılık, birkaç hafta da tek sorumluluk yapan Rijkaard'ın Barcelona'nın başına getirilişini göremiyorlar. Acemi, tecrübesiz, cesaretsiz, korkak, içten pazarlıklı, asistan trainer... Bakma ile anlaşılmıyor tabii ki. Ne olsa yakıştırırlar. Güneş dünyayı aydınlatıyor onlar hâlâ karanlıktan çıkamamışlar. Ersun Yanal, Sakıp Özberk, Yılmaz Vural, Samet Aybaba, Ziya Doğan, Rıza Çalımbay... Allah sabır versin sevgili hocalarım. Dinozorların kıskacından kurtulmanız için dua ediyorum. Kendi memleketinde yabancı muamelesi görmek nasıl bir duygudur. Elin yardımcı antrenörü, Real Madrid'in başına getirilirken F.Bahçe'yi, Beşiktaş'ı, G.Saray'ı çok görüyorlar sizlere... Merak tehlikelidir, fakat ben yine de soracağım. Daum, Hagi, Multescu, Lucescu ya da bir başkası, kendi memleketinde yabancı muamelesi gören futbol adamlarından farklı ne taktik verecekler? Bu Şenol Güneş'in alt ettiği rakiplerin teknik adamları nereliydi bilen var mı? Ne acıdır ki; yıllardır yazar konuşurlar. Olayın en garip tarafı onları dinleyen ve onlara inanıp, iş yapan insanlar var bu ülkede...