Mayıs başından itibaren şehir şehir dolaşan organizasyon, İstanbul Princes Otel'de beni de içine aldı. A diploma sahipleri 150, B'ler 100, amatör çalıştırıcılar 50 milyon ödeyerek seminere katıldılar. "Gelmeyenler bir dahaki seminere kadar çalışma belgesi alamaz" kuralı salonu doldurdu. Salona girene kadar tek kendimi hoca sanırdım. Etrafa baktım teknik adamdan geçilmiyor. Mesleğin uzmanları kürsüden konuşuyor; sistem, taktik, kondisyon, iletişim, ekonomi... Futbolun içinden ince ince dökülüyor. Yarım saat dayandım. Tanıdık yüzlere takıldı gözüm. Yanaştım sordum; beş kişiden dördü işsiz çıktı. Seminer ücretini denkleştirmek için sıkıntıya giren arkadaşlar vardı. Konuşmacı şampiyona gollerini özetliyor. Yedisi sağdan, beşi ortadan, fazlası duran toplardan gelmiş. Alman futbolunun ağır hareketini, İngilizlerin savunma bloğunu, Fransızların bıkmış futbolcularını... Kartalspor'a hoca olmuş bir arkadaş, daha göreve başlamadan bir telefon gelmiş Ankara'dan. Başkasını atamışlar yerine. Vücut kimyası bozulmuş, lanet okuyor. Üç paraya anlaşan bir arkadaş, bedava çalışırım diyen bir başkasına kaptırmış işi... Kürsüden sistemi tarif ediyorlar. Sistem dediğin nedir ki, salarsın futbolcuları sahaya, yan yana duracak değiller ya, dördü geriye, üçü ortaya kalanlar boş yerlere al sana sistem. Antrenör kardeşim eve ekmek getiremiyor, bağlı olduğu dernek, taktiği anlatıyor. Yerden uzun, havadan kısa oynarsa kazanırmış. Yunanistan çirkin oynamış fakat kazanmış. Futbol bu şekil oynanırsa seyirci kaybeder zarara uğrarmış. Kimin umurunda? 170 küsür çalışılabilir futbol kulübü var memlekette. On bine yakın futbol antrenörü. Ne yapsın bu insanlar. Bu kadar dert varken ortada, kimin umurunda sistem, taktik, kondisyon?.. Kartvizit bulma peşinde antrenör kardeşim. Konuşmacı rahat bir yerden kapmış işi, çıkmış kürsüye, şakıyor bülbül gibi. Çözüm istiyor camia çözüm. Düşünün bir damla, yeni iş alanları oluşturun. Üst ligde olduğu gibi, alt liglere iki yardımcı antrenör mecburiyeti koydurun. Diplomasız insanların kulübeye girmesini engelleyin. Çalışan hocaların hatır, gönül, söz üzerine heba olan emeklerini garanti edin... Futbol sahası oraya hayatını verenlerindir. Kitaplar tarif edemez oyunu. Okumayla öğrenilmez futbol. Spor akademi mezunlarını kendi iş sahasında tutun. Onları kulübeye sokuyorsunuz. O zaman benim antrenör kardeşime okul hocalığı verin... Ufkunuzu genişletin Asya, Afrika, Avusturalya... Yeni iş alanları oluşturun... Seminer içinde seminere döndü muhabbet. Kördüğüm olmuş antrenör kardeşler, çözene helal olsun. Kürsü dörtlü zinciri tarif ediyor. Zincirle bağlanmışlar çoktan, on bini aşmış düğümler...