Devre bitti, futbol şenlendi. Tribün doldu, takımlar rayına girdi. Takım hareketi olarak lig kalitesinin üzerine çıktılar. Son ana kadar tempo düşmedi. Taçlarda, faullerde nefes aldılar. Oyun sahasını daralttılar. Topu kapma mücadelesi müthişti. 3-4 kişinin kördüğüm olduğu pozisyonlar çoktu. Baskıdan kurtaramadılar topu. Teknikleri zayıf kaldı. Futbolun meyvesi gol ve pozisyon üretmekte yetersiz kaldılar. Veysel - Filip duvar pası, bir gol, sonrasında Yattara'ya özel çalımlar, Ali Tandoğan'ın kaleyi şaşırması... Bu kadar emeğin karşılığı bu olmamalı. Ustalar iş yapmadı. Özellikle orta sahalar koşmaktan öteye geçemedi. Hüseyin ve İbrahim Ege Trabzonspor'un defolu göbeği. Bir farklı hareket yapamadılar. Beklenen hamleleler, önlenmesi kolay pas tercihleri... Oyun alanının boş yerleri olan iki bekin önü kullanılamadı. Somers ve Hasan atak organizasyonuna katılamadı. Birkaç isme fazla yük bindi. Erdinç, D'Haene, Hüseyin, İbrahim Ege savunurken; Gökdeniz ve Fatih hücum ederken çok zorlandı. Gençler alışılmış futbolundan örnekler sundu, makineden çıkmış gibi aynı düzende oynayan futbolcu grubu... Onların da problemi farklı hareket. Takımın ustası Skoko bile topu rahata çıkaramadı. İlk hamleyi Ersun hoca yaptı. Savunmadan bir çıkardı, ön tarafa Youla'yı aldı. Turgay hoca oyuna giremedi. Kilitlenen maça bir çare üretemedi. Maxim yürüyordu, orta saha teslim olmuştu. Yattara aktif dinlenmede, hoca razı oldu, seyretti... Youla bir defa daha kaçtı, bu sefer herkes seyretti. Oyunu okuyan kazandı, seyreden kaybetti. Maçın genelinde iyi bir yönetim gösteren Muhittin Boşat, iki kritik pozisyonu es geçti. Ceza çizgisi üzerinde Maxim engellendi... Youla arkaya kaçtı, Petkoviç biçti, Boşat cesaret edemedi.