Bu final, başka final. Onca takımı geride bırakıp öne çıkanların oyununa benzemiyor. Tribünlerin yarısı boş. Gelenlerin havası yok. İki taraf da takımına güvenmiyor. Tereddütlü bakıyorlar oyuna. Tam desteğini veren yok. İçerinin de dışarıdan farkı yok. Topun peşinde olanlar da bir tuhaf. Ülkenin kupasına oynuyorlar. Heyecan yok, istek yok. Bir taraf ligin lideri, milli olmayanı yok. Bir taraf Haziran'ların pazar zengini, bir damla futbol oynayanı yok. Bu kadar yokluk normal değil. Hava güzel, zemin süper. Bir 90'ın ardında kupa var, kazanan tarihine yazacak, hatıralarına katacak. 18 yıllık özlem bu mu? Bu nasıl Fener? Tarihinde bir kupası olan Gençler... Hani cesaret, nerede sonuca gitme? Duran toplardan netice arayan bir F.Bahçe, hepsi o kadar. Başka da sahaya yansıttığı en küçük taktik organizasyon yok. Orta sahayı iptal etmiş F.Bahçe. Islak zeminde ayağına alan kaldırıyor Andersson'un kafasına. Ondan aşanları yakalamak ne mümkün. Topun oyunda olduğu hiç bir pozisyonda, kale sahasında çoğalamadı F.Bahçe. Olacak iş değil... 3 pası üst üste yapamadılar. Denemediler bile. Bunların futbolu oynama niyetlerinde problem var. Maçın ağırlığını kaldıramadı Gençler. İsminden korktular F.Bahçe'nin. Cesaretlenip öne çıktıkları anlarda, pozisyona girdiler. Çok pas yapacak boş alanlar buldular, istediklerinde etkili oldular. Bir finale 2 gol sığdırmak az bir şey değil. Fakat atağa çıktılarında en ileridekiyle son adamın arasını uzak tutmaları, kontrolsüz yakalanmalarına sebep oldu. Son saniyeye kadar takım gibi oynayan, ne yaptığını bilen taraf olmalarına rağmen, neticeyi alamadılar. Yarım kapasite kullanan Gençler ile toplama takım görüntüsündeki Fener'in maçından 4 gol çıktı. Gençler az da olsa organize olarak goller buldu. F.Bahçe birkaç becerikli futbolcusuyla kupaya tutundu. Uzatmalar öncesinden beterdi. Koşmayı bıraktılar, yürüyerek oynamaya çalıştılar. 120 dakikalık mücadelenin en heyecanlı tarafı penaltılardı. Hakem Ali Aydın, hatasız bir yönetim gösterdi.