Goller güzeldi

Bir kelebek bıçak, 5 güzel golle devreyi bitirdik. Vay vicdansız vay. Küfürler, hakaretler kesmemiş insan kılıklı yaratığı. Kamayı sallamış sahaya. Bereket tutturamadı. Bıçak tehlikeliydi ama, goller güzeldi. İlk çeyrekte ortama alıştılar, birbirlerini tarttılar, bıçağı görünce tempoyu artırdılar. Yusuf maçı koparabilirdi. Karşı karşıya pas vermedi, vurdu, tutturamadı. Top döndü gol oldu. Sonra Hakan Keleş, sonra İsmet... Bir anda maça bakış tarzımızı değiştirdik. Hangi maça geldik, burada ne oluyor? Topla giden engel görmüyor, boşa koşan Rüştü'yü karşısında buluyor. Orta saha direnci yok, savunmada adam ve alan kontrolü yok. Ağır futbolculardan kurulu 3-4 adam çizgi halinde yakalanıyor. Derinlik yok. Terse atılan toplarda herkes seyirci, adamının tarafına bakan yok. Sarı-lacivertin Başkentli olanı bildiğimiz gibi, İstanbul'dan geleni bir tuhaf. Forma giyen hiçbir oyuncusu, kendisi gibi oynamıyor. Sayın Lorant, bir kere olsun A.Gücü'nü izlemiş midir acaba? Bir daha oynasa, bu kadro ile çıkar mıydı sahaya? Tam bir şok yaşadı F.Bahçe. Şaşkına döndü Werner Lorant. Belli ki; futbolcularını tanıyamamış henüz. Ve de rakiplerin gücünden haberi yok. Deneme - yanılma yoluyla sonuç almaya çalışıyor. Takımın doğrusunu anlatan bir adamı yok... İşin garibi, oyuna müdahalelerde tutarsız. Geride dikilen, işe yaramayan üçlüyü farkedemedi F.Bahçe kulübesi. Fatih'in verimsizliğini... İlerleyen dakikalarda Serhat'ın kalabalık arasında kayboluşunu.... Son yarım saatte A.Gücü sahasına yıkıldı oyun. Bu şekil, Fener'in zorlamasından değil, A.Gücü'nün tempoyu düşürmesinden kaynaklandı. Çünkü, onca sürede bir olgun atak geliştirmedi F.Bahçe. Mağlubiyeti kabullenmiş gibiydiler... Hakem Ali Aydın, yanlış kartlarla saha içindeki sayısal eşitliği bozdu, maçın sonucuna etki etti.