Canımız sağ olsun demeyeceğim. Kulüp tarihinin en önemli maçında bu kadar yanlışa hakkımız yoktu. Dersini çalışmamış Ziya hoca. En başından korkuya mahkûm oldu. Taktiği ilk maç üzerine kurdu. "Akıllı adamlar aynı hatayı iki kere yapmaz" gerçeğini unuttu. Çabuk adamlar arkaya koşacak, Trabzon pozisyon bulacak. Tedbirini almış elin oğlu. Bir kere fırsat vermediler. Şişirdiğimiz her top, tehlike olarak kalemize geri döndü. İri kıyım yarmaların arasında Gökdeniz - Fatih ne mümkün topa değmek. Orta saha, aynı tip oyuncular, hepsi servisçi. Gole hamle yapan bir isim yok. Ne topla, ne topsuz. Hiç zorlanmadı Dinamo Kiev. Evinde bile bu kadar rahat değildi. Çok iyi oynamadı rakip. Sadece doğru kurgulanmış taktiği vardı. Doğru yerleştiler, seken topları kaptılar. Çabuk hücumlarla kalemize geldiler. Hareket olgunlaşmış, takım olarak çıktıkları anlarda akıllı işler yaptılar. Bir taraf çalışılmış, birbirine benzer hamlelerle yönleniyor, bizimkiler 20 yıl öncesinin mantığıyla duvar dövüyor. Yan topları, penaltıdan tehlikeliydi. Kale önü yerleşimi komikti Trabzon'un. Paylaşım adam adama oldu. Adım atan boş kaldı. Yerden bitmelerin arasında topu vurmak için Dinamolular birbirleriyle yarıştı. Kaleci Petkoviç çizgiye çakıldı, sadece gol olan topları içerden alabildi. Onların yeni hocası maça müdahale etti. Giren - çıkanlarla takım daha bir organize hâl aldı. Takımıyla yarı yılı geçen hocamız karıştıkça iş bozuldu. Bir şans anında eksik kalmalarına rağmen, hocamızın her hamlesi boşa çıktı. Skora yattılar son bölümde. Yarım saat rakip kale önünde geçti. Bir kafa vuramadık. Seken topları onlar kaptı. Şut atmayı akıl eden de olmadı. Önlerine düşen serseri toplara da vuramadılar. Ağlaya ağlaya tur gitti.