Üst yapıdan olumlu haberler geliyor. Beklemek zorundayız. Gazeteler, ekranlar pompalıyor, bombalar peşpeşe hayalleri süslüyor. Görmeden emin olamayız. Yöntem doğru. Teknik adam bizzat seyretmiş, karar vermiş. Yönetime görev düşüyor. Şimdilik bir genç çocuk bünyeye katılmış. Bonservis bedelleri milyon euro yazıyor, kim verecek? Vergi borcu kapıda bekliyor, konu edilmiyor. Yüzbin üye kampanyası düğün dernekle başladı, kısık geliyor kemençenin sesi. Alt alta yazınca hesap açık veriyor, nereden kapanacak? Sayın başkan menajerlik sistemi demiş galiba, ne getirir, zaman gösterecek... Stad projesi, Trabzonspor Koleji, yeni yeni gelir kaynakları... Unuttular, unuttular... Kulübün parasıyla kulübün işini görüyorlar, sıkı çalışan bir muhasebeci gibi... Bir gerçek var, elde kalan 16 maçın 13'ünü kazanan futbolcu grubu ve malzemeyi son derece verimli kullanan bir teknik kadro. Müzeyi şenlendiren memleketin kupası ve Şampiyonlar Ligi ön elemesi hakkı. Daha başka, beklentiler yükseldi. Başlangıçtan daha maliyetli bir kulüp yapısı. Hesabı artıya geçirme derdinin uykuları kaçırması. Bu yazının sonu gelmez. Ne tarafa baksan, belirsizlik. Haberlere itibar etme mecburiyeti var. Şimdilik bu noktada kalalım. Camianın ilgisizliğini, tüm yükün bir başkan ve 17 arkadaşına yüklendiğini belirtelim, alt tarafa geçelim. Özkaynak düzeninde değişikliğe gitti Trabzonspor. A takım denemesinden verimsiz çıkan Turgay Semercioğlu dönemi bitti. Bir eski toprak, Lemi Çelik yönetiminde yeni ufuklara yelken açıldı. Akla gelen ilk soru Turgay hocanın yapamadığı neyi yapacak sevgili Lemi? Cevabı gelecekte saklı. Köşeyi doldurmak için biz irdeleyelim. Her eski futbolcu teknik adamlık yapabilir. Bilgisi, becerisi, yaşadıklarından sahip olduğu tecrübe, zekâsı, kültürü... Yükü kaldırmasını sağlayabilir. Yetkiyi verenler tarafından yeterli görülürse, futbolu bıraktığı gün A takımın başına getirilebilir. Böyle bir tercihe söyleyecek kelimem olmaz. Fakat alt yapı öyle değil. Arada büyük fark var. Yukarıda hazır malzeme kullanılır. Taktiği işleten tutulur, işe yaramayan gönderilir. Altta ise bebeleri taktiğe hazırlama becerisi ister. Her gün değişen ruh halindeki canları anlayıp dertlerine ortak olmak ister. Onların sevinç ve korkularını en azından birer dönem yaşamış olmak gerek. Yargıyı koymak için yaş gruplarını çalışmış, vasıflarını, yeterlilik oranlarını özelleştirmiş olmak ister. Meseleyi daha anlaşılır kılacak bir örnekle devam edelim. Alt yapılarda 5-6 sene çalışmış bir amatör antrenörün yargısı, doğru - yanlış üzerine vereceği kararlar Lemi Çelik'i 10'a katlar. Hatta hatta Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş ya da bir başkası bebeler arasında yaşamadıysa, onlara zaman vermediyse dertlerini bilemez. Teorik olarak söylemlerinin anlamı olabilir, fakat, pratikte sonuç almak için çok zaman geçer. Bir zamanlar çocuk olmak işi çözmek için yeterli değildir. Öyle olsaydı hastalanan evladını tedavi ederdi hocalar... Evet, alt yapı hocalığı bir nevi doktorluktur. Bir çok meziyeti üzerinde barındırmayı ister. Bunun üniversitesi yoktur. Karşılaşılacak sorunları kitaplar almaz. Detayların fazlalığından yazı ile anlatılamaz. İşin ehli olmanın tek yolu bebelerin arasında yaşamaktır. Her yaş grubunu birkaç kere çalıştırmış, özelleştirmiş olmaktır. Beşiktaş çocuklarının başına Gündüz Tekin Onay'ı getiriyor, Trabzonspor Lemi Çelik'i... Tercihler arası karşılaştırma yapar mısınız? Birinin kasası dolu, etraftan topladıklarıyla yol alıyor. Biri öz kaynağa mecbur. Varoluşunun sebebi kendi evlâtları. Tek ışığı alttan gelecek çocukları. Biri Genç Milli Takımlar Teknik Sorumlusu'nu tercih ediyor, biri eski futbolcusunu. Daha çok şey var aklıma gelen, yazmıyorum. Olur ya bir küçük ihtimâl yanılır, sözlerin altında kalırız. İşkembeden atmıyorum. 9 yıldır çocuklarla çalışan bir eski futbolcu, antrenör olarak tecrübelerimi aktarıyorum.