Hüseyin Kalpar'la konuştuk. Her kelimesi futbolun içinden, teşhis, tespit, tedavi anlatıyor. Hoca söyledi, biz yazdık. Yazdıkça eski yazıları hatırladık. Yine bir şey fark etmeyecek, fakat bir teknik adamın ağzından durumumuzu açıklamış olduk. İşte Hüseyin Kalpar'ın Türk futboluna bakışı: Türk futbolu sıkıntılı bir döneme girdi. Yılları günlük düşünerek harcadık. Bir hedefe kilitlendik, sonrasını hiç düşünmedik. Özellikle Dünya Kupası sonrası boşluğa düştük. Başarı ağır geldi, taşıyamadık. Dünya üçüncülüğü üzerine planlar yapacağımız yerde, başarıyı getiren değerleri yok ettik. O noktaya çıkış sebebini doğru kestiremedik. Piontek - Fatih Terim ortak çalışmasıyla üretilen bir neslin devamını getiremedik. Yaşlanan yeteneklerin yenisini üretemedik. Günlük hedeflerle zaman tüketirken geleceği kaybettik. Yükselişin başladığı döneme göre daha avantajlıyken, plansız - programsız hamlelerle, daha beter duruma düştük. Bir gün, bir ay, bir yılda bu noktaya gelmedik. Bir çalışma sonrası yakalanan grubu tepe tepe kullandık. Milli yıldızların eskidiği şu dönemde, ümit millileri devreye sokmalıydık. Ne yazık ki alttan gelen nesil yetersiz kaldı. Ümit takımda forma giyen gençler, zaman geçtikçe elendi. Yüzeysel olarak ne kadar istesek de eskilerin yerine yenilerini katamadık... Ersun Yanal'ın işi zor. Ortam dengesiz, beklentiler yüksek. Başarının adı en az dünya üçüncülüğü ve sahip olduğumuz şartlar buna müsait değil. Hocanın neler yapacağı da soru işareti. İki yıl geçti, Türk futbolu raydan çıktı. Mirası çabuk tükettik. Kulüplerin ekonomik yapısı, federasyonun uygulamaları, alt yapı çalışmaları, bir düzensizlik var. En alttan tepeye kadar çark doğru işlemiyor. Hareket birbirini tamamlamıyor. Kimse söyleyemez, bir yıl sonra şu noktadayız, iki yıl sonrası hedefimiz şudur diye. Sözün özü, başarı tesadüflerle gelmemeli. Futbola büyük yatırımlar yapıyoruz. Piontek - Terim dönemi genel bir örnek. G.Antepspor ve G.Birliği kulüp yapısı olarak doğru harekete eklenebilir. Avrupalı bu sıkıntıyı yaşamıyor. Dara düştüğü dönemleri çabuk atlatıyor. Oralarda sistem kişilere endeksli değil. Teknik adamlar değişse de sistem devam ediyor. Ülke futbolunun önemli isimleri boşta. Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli... Sebebi sadece teknik değil. Ülke kültürü, kulüplerin iç yapısı, futbolcu karakteri önemli rol oynuyor. Hep beraber kendimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Futbolun emekçileri olarak yeni bir yol haritası çıkarmalıyız. Profesyonelliğin gereklerine uymuyoruz. Duyguları doğruların önüne koyuyoruz. Bilimden faydalanıyorum. Bilgisayarım var elbet. Getirdiği tüm yenilikleri kullanıyorum. İnsan bedenini, yetenekleri idare ediyoruz. Maç başladığı andan itibaren, cereyan edecek olayları bilgisayar tahmin edemez, onun da farkındayım... Ayrıldığım kulüplerle hiç problem yaşamadım, tazminat almadım. Hiç kovulmadım. Teknik adamlık hayatım başarılarla dolu. Her zaman zirveyi hedefledim, fakat ülke şartlarında buna ulaşmak kolay değil. Bir kulüpte en fazla iki yıl görev yaptım (G.Antepspor). Ama ideali uzun yıllar görev yapmak. 5-10 yıllık plan ve projeler içinde yer almak isterim. Farklılığım futbolcularla yakın olmam. Kısa zamanda aile ortamı kurulur. Adalet değişmez doğrumuzdur. İyi çalıştığımıza inanıyorum. Sakatlık, hastalık, yorgunluk, isteksizlik bizde yasaktır. Sistemi, mevcut malzeme belirler. Rakibe göre taktik uygularım...