Maçtan çok önce tribünler doldu. Hakemin başlama düdüğüne kadar karşılıklı atışmalarla futbolun güzelliğini yaşadık. Baharın sımsıcak havasında, futbolun coşkusuna kapıldık. Taraftarın ilgisine göre çok çekişmeli bir maç olması gerekiyordu. Düdük çaldı, iş bitti. Trübünlerin harareti saha içinden bir güzel hareketi bekler oldu. Birer top, kaleciler kurtardı. Karşılıklı birer gol ve birkaç güzel hareket, hepsi o kadar... Evsahibi ekip, oynamamak için anlaşmış gibi. Yeni hocası, yeni futbolcuları, yeni havasıyla haftalardır ligi kasıp kavuran Körfez gitmiş, bambaşka bir ekip çıkmış ortaya. Üzerlerinde baskı yok, kendi yarı sahalarından çıkamıyorlar. En basit topları bile 3 metre uzağına stopluyorlar. 3 pası bir arada yapamadılar. Birlikte çalışmış olmanın verdiği en küçü artı değeri yansıtamadılar. Birbirine uyumları hiç yok. Sanki ilk defa bir araya gelmişler. Toplama takım hüviyetine bürünmüşler. 10 dakikada bir kontraya çıktılar. Kaptan Nuri, Aleksandrov ve Serdar arasındaki pas bağlantısı etkili oldu. Özellikle ikinci yarıda çok çalıştılar. Futbol adına birşeyler yapmak isteyen, varolan yeteneğini kullanmaya çalışan taraf Beşiktaş'tı. Ferdi becerileri, üretkenlikleri düşük olmasına rağmen daha çok koştular, topa sahip oldular fakat maçı koparacak beceriden uzaktılar. Aksaklığa müdahale eden Daum, Karhan ve Mehmet'i oyuna aldı. Onlar da yaraya merhem olamadı. Yarım vites kullanmasına rağmen üstün olan, galibiyeti kaçıran taraf Kocaelispor'du... Sahip olduğu bütün gücü kullanan Beşiktaş, futbol kalitesi gereği bir puana sevinen taraf oldu. Hakemler vasat bir yönetim gösterdi.