Bu hangi G.Saray? Aylardır taraftarına ıstırap veren Cimbom gitmiş, Avrupa destanı yazan ekip gelmiş. Ligdeki futbolu hezimet geterirdi. Anfield Road'da bambaşka bir şampiyon seyrettik. Bütün bahaneler soyunma odasında kaldı. Her şeyiyle rakibe kafa tutan bir gurur tablosu sahne aldı. Her kötü oyunda, gidenler sebep sayılırdı. Demek ki yanlışmış. Doğrusu, Türk futbolcusunun dünya markası olmasıymış. Aslanlar gibi mücadeleye katıldılar. Hiç biri gücünü saklamadı. Bir ara arenaya çevirdiler çizgilerin içini. Üç-beş çarpışma, yere serilenler, oyun devam ediyor. Vitor Melo Pereira'nın düdüğüyle İngilizler'in boğucu çığlıkları daha da yükseldi. Dakika 30'da suspus oldular. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk karanlıklara büründü. İki takımda da becerikli futbolcular var. Mondragon başta geliyor. Hamann'ın müthiş şutlarını aynı güzellikte çeldi. İngiliz yıldız Owen, yarma Heskey arada koyboldu. Güzel çocuk Gerrard'l#rı, Riise'leri silik kaldı. Stop - pas oynadı G.Saray. Çoğu zaman da tek topla rakibe zor anlar yaşattı. Kolay değil. Bir dünya takımı ile oynadı G.Saray. Her tarafı kapatıyorlar. Saha yerleşimleri, adam paylaşımı, kademe mükemmel. Hücuma çıkışları bilgisiyar oyunu gibi. Topun hareketine göre, fırdöndü oynuyorlar. Gözle bile takip etmek mümkün değil. Gözlerimi Lucescu'ya diktim. Takım iyi, inşallah karışmaz diye dua ettim. Çünkü bu futbol, Rumen'in işi değil. Bizim çocuklar istediler bir kere. Puanın fazlasını bıraktık İngiltere'de. Üzülmümek elde değil. Bir de şu futbolun öncesi olsa. Maç maç üstüne koyan, oynadıkça daha güvenli G.Saray çıksa sahaya; işte o zaman bayram yapardık. Son yarım saat zor geçti. Liverpool fazla oynuyor gibiydi. Yerden İngiliz fışkırıyordu sanki. Topun olduğu her yerde birkaç adam fazlaydılar.