Hava soğuk, tribünler boş, lig bitti, tatilde olması gerekenler sahada koşturuyor. Adını bilmesek, "ne anlamsız bir oyun" diyeceğiz. Memleketin kupasına hakaret. Futbol Federasyonu'nun verdiği bir ceza mıdır, nedir? Çok eleştiri aldılar!.. Bir karşılık olsa gerek. Maç öncesi sürprizi vardı mücadelenin. Lüleburgaz, Pendik, Erzurum... Tarih tekerrür edebilirdi. Mondragon, Song, Şükür, Conceiçao, Volkan çizgi dışında kalmış, oynayanların konsantre olması zor. Taktik, sistem, oyuncu kalitesi bir yere kadar. Meşin yuvarlak, yeşil çimler üzerinde gezinmeye başladığı anda sorular cevap buldu. G.Saray'ın bu kadrosu değil, PAF'ı çıksa turu alır giderdi. Bir amatör takım vasfında Karabükspor... Futbol adına ortaya koydukları en ufak bir güzellik yok. 2. Lig diyemem, arada "A" Ligi var, 3. Lig takımı Ali Sami Yen'de ne yapar? Doğal motivasyon olması gerekirdi. Vitrine çıktılar, kendini gösterebilirlerdi, futbol hayatlarının belki de en önemli fırsatıydı, hiç bir şey oynamadılar. Petre'yi izledim dikkatlice, bizim çocuk Cafercan altlarda gezerken, yürüme özürlü Rumen'in ne işi var G.Saray'da diye sordum kendime. Hasan Şaş'ın ne yapmak istediğini anlamaya çalıştım dakikalarca... Bir hamlede yapacağı işleri 5 hamle sonraya bırakmasına şaşırdım... Hakan Ünsal, Ayhan, Arif... Çoktan kapandı G.Saray defteri... Herkes biliyor da yerlerine kimi koyacaklar? Goller peş peşe geldi. Bir antrenman maçı rahatlığında kımıldayan kaleciyle burun buruna geldi. Çok centilmendi Karabükspor. İstemeden bir - iki faul yaptılar. Oyunun adı futbol ama onlar saygıda kusur etmediler. Soğuktan bağırarak korunan üç - beş yüz taraftar yanlış düdük çalacak bir durum yaşamayan hakemler, yeni hocası tribünde oturan Karabükspor, işine saygıdan arada bir kulübeden çıkan Hagi... Alan razı, veren razı, geceyi tamamladılar.