Saha için problemleri devam ediyor Trabzonspor'un. Erdinç - Eller henüz birbirini tamamlamıyor. Birinin kaçırdığını, diğeri sadece izliyor. 4'lü zincirin ortası böyle aksarsa, problem yaşanır. Zafer Biryol ve Tayfun atak sayısına göre fazla pozisyon buldular. Orta saha dizilişi de tartışılır bordo-mavililerin. Hüseyin kendi kalıbı içinde koşturuyor. Szymkowiak'ta anlaşılmaz bir düşüş var. Topla buluşamıyor, pasifize olmuş durumda. Kore emeklisini oldum olası beğenmem. Bir işe yaramadı zaten... Fatih - Yattara - Gökdeniz üçlüsünün hareket isteğini tarif etmem gerek. Hep çabuk hücum isteğindeler. Topla buluştukları her pozisyonda engel tanımaksızın kaleye yönleniyorlar. Üçe beş, altı, hatta yedi savunmanın üzerine koşuyorlar. Geride bekleyen arkadaşlarının gol sahasının uzağında kalması etkili pozisyon üretimini engelliyor. Yani kolektif oynamıyor Trabzonspor. Birkaçı savunma işini yüklenmiş, üçü hücumu üstlenmiş, arada bir kaçı idare ediyor. Yani sahada ağır aksak yer alan bir Trabzonspor seyrettik. Şöyle desem daha anlaşılır olur sanıyorum. Şampiyonluk hedefi olan Trabzonspor, Konyaspor kadar oynayamadı. Takım savunması, atağın organizasyonu, hücum isteği çok daha gelişmiş bir Konyaspor vardı sahada. En azından her işi beraber yapmak isteyen bir ekip görünümündeydiler. Sahanın en iyisi Trabzonspor'un kalecisi Jefferson'du. Fatih ve Yattara'nın kalabalık arasındaki ferdi gayretleri takdire değerdi. Arkadaşlarının onlardan uzak kalışı anlaşılmaz bir hâldi. Aykut hocanın şahsında Konyaspor'u tebrik etmek istiyorum. İsme ve resme bakmadan, pozisyon neyi emrediyorsa onu yaptılar. Hiç oyundan kopmadan, sona kadar hep diri kaldılar. Sadece gol becerisinde eksik kaldılar. Hakem Cüneyt Çakır, Erhan Albayrak'a kırmızı kart göstermediği pozisyonda o güzel yönetimine gölge düşürdü.