Keser sapı

A -
A +

Şehir küçüktür, futbol oyununun içinde dolaşanı azdır. Olayı bilen, sorumluluk alacak insan sayısı 100'ü geçmez. Bitirilen sezonun derecesi ne olursa olsun her daim bir iskelet kadro vardır. Yıllık gelir 20 milyon doları bulur. Kulübü için her türlü fedakârlığı yapacak milyonlarca taraftarı peşindedir. Mantık çerçevesinde düşünülürse, sahip olunan imkânları doğru kullanılırsa, gelen sezona daha iddialı girmesi gerekir bordo-mavinin. Ama yıllardır olmadı, anlaşılan o ki; hiç bir zaman da olmayacak. Sezonlar bitiyor, gelen gideni aratıyor... O 100 bilen bir araya gelemiyor. Bilenler bölünmüş başlara ayrılmış, birlikten doğacak kuvveti kulübün karşısında kullanıyor. Dördün biri başa geçiyor, üçü ya karşı duruyor ya da ilgilenmiyor... Trabzonspor yükü ağırdır. Taşınması için tüm camianın omuz vermesi gerekiyor. Tıpkı 1970'lerde olduğu gibi. O zamanlar herkes Trabzonspor'a hizmet ederdi. Şampiyonluklar, kupalar, Avrupalar, destanlar yazılırdı. Üstelik bu günlerin milyon dolarları kulübün kasasına girmezdi... Galiba ayrılığın esprisi bu noktada. Milyon dolarlar çıktı, hizmet kesildi. Trabzonspor aşkı bitti, keser sapı girdi devreye. Meseleyle ilgilenen kim varsa kendine yontmaya başladı. Trilyonları kontrol etmenin büyüsü, Trabzonspor'u yüceltmenin önüne geçti... Mehmet Ali Yılmaz'lı Trabzonspor'un derdi de buydu, bugün yükün altına giren Özkan Sümer ve arkadaşlarının derdi de bu. Daha bir derine inersek Sümer'in yükünün Yılmaz'dan daha ağır olduğunu görürüz. Yılmaz'ın karşısında bir grup vardı, Sümer'in birden çok. Yılmaz'ın buyruk gücü vardı, Sümer ancak rica edebilir... Şimdi geldik son yazının bitimine. Aklınıza süper projeler gelebilir. Olması gerekenleri sıralayıp Trabzonspor'u tavana vurdurabilirsiniz. Ama yetmez. Karşınıza cevabı zor sorular çıkar. Kim yapacak? Nasıl yapacak? Özkan Sümer ve arkadaşlarının kulübe hizmet niyetlerinden en ufak bir şüphem yok. Sahip oldukları bütün imkânları Trabzonspor'un faydasına kullanacaklarına gönülden inanıyorum. Evet evet inanıyorum ancak bu güç nereye kadar yeter... Şimdilik Sadi Tekelioğlu'na yetti. Ucuz paralara mâledilen Brezilyalılar'a, Afrikalı çocuklara ve kadroda bulunan az para isteyenlere. Nasrettin hoca boşuna dememiş "Parayı veren düdüğü çalar." Özkan hocada yok ki, nereden versin... Bir başkası "Ucuz etin yahnisi sert olur" demiş. Temmuz'a az kaldı, bekleyelim bakalım sayın hocam nasıl bir kavurma yapacak... Haydi bakalım ayrılıkçılar, afiyet şeker olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.