Küf kokusu Daha sezonun başı, parçalar yeni bir araya gelmiş. Her biri kendi başına bir değer fakat bir arada ne ederler, yaşamadan bilmek mümkün değil. Un var, yağ var, şeker var, helvayı yapma sırası ustalarda. Ustalar fena değil. Geçmiş yıllardan maharetli isimler. UEFA şampiyonu, Süper kupa, çeyrek final, lig, kupa... Güzel iş çıkardılar geçmiş yıllarda. Kimi geri önlemlerle, kimi beş ileri vitesle tadını tutturdular. Ekranlardan taşan maçlara bakarak yorum getirmek mümkün değil. Ne desek eksik olur. İstenen helva değil ki, önce yaptığın gibi bilmem kaç gram ondan, bir iki bardak bundan koy olsun diyemezsin. Her biri ayrı beden. Ayrı ayrı vasıfları var. Bir arada ne şekil daha iyi olur deneme ile bulmak gerek. Daha denemenin başındayız. İlk günden de yargıyı koymak olmaz ki... Tatilden geldi çocuklar, kondüsyon değerleri indi yarıya. Hele bir kaç koşsunlar. Bedenleri futbol oyununa uygun olsun. Yeni yeni isimler katılmış. Adı neydi, topu neresine ister, hızlı mı, teknik mi, pascı mı, kafacı mı, yanındakini tanımak için zaman gerek. Ustasını değiştirenler var. Helva değil ki, ayarını tutturasın. Taktiği var, sistemi var, zaman gerek uydurasın. Unundan, şekerinden bahsedebiliriz, Ustasından, yağından... Bir arada ne iş yaparlar tam olarak bilemeden. Bir başına ne ederler ona bakabiliriz. Koca Daum katıldı araya, iyi iş çıkarması kuvvetle muhtemel. Karşı takımda, Hooijdonk olsa binbir önlem alırdık durdurmak için. O değil miydi geçen sezon kupadan eleyen... Şimdi sarı-lacivert forma sırtında. Yanında Brezilya'dan Luciano, belli ki iyi bir malzeme. Yeni katılacaklar var anlaşılan. Aziz başkan kesenin ağzını açmış. Sevinmeye hazır olsun sarı-lacivertliler. Tek sorun ustanın işine karışırlar ihtimali. Beş yıldır, helvanın tadını bozma alışkanlığı... Hakan Şükür, Frank de Boer, Abdullah, tecrübe tavana vurmuş, yıllar var tadı damağımızda kalmış. Şimdi tek sorun usta tadı tutturabilecek mi. Geçen yıl çok denedi sarı-kırmızılılar çiğ köfteyi geçemedi. Az zaman önce tavana vurduklarıyla, hedeflerin uzağında yattı. Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağarmış. Ümit Davala koptu, Hakan Ünsal yoktu, Hasan Şaş sezon bitti kendini bulamadı, Arif'i gören var mı? Eskilerin yanına yeni eskiler kattı Terim usta. Belki biraz tadı olur fakat küf kokusunu gidermek hiç de kolay olmayacak... Koltuk değnekleriyle, Laila senin, Raina Sinan Engin'in çok gezmişti İlhan Mansız. İzi kalmış besbelli. Milyon dolarlar sıkışmış, kıkırdakların arasına. Diz kemikleri birbirine sürtüyor. Yeni çocuk Sinan pozisyona giriyor, vuruş eksikliği çekiyor. Ahmet Dursun soyadına uymuş sahada gizlenecek yer arıyor. Takım savunmasından ünlenmiş Luce modeli, hücum hattında ilaç arıyor. Kluivert-Elber ya da bir başkasına mecbur Kartal. Kim gelirse fark etmeyecek bir gerçek de Luçescu'nun savunma duvarı. O tadı tutturmuş bir kere, değiştirmek mümkün değil. Görelim bu sezona yetecek mi duvar... Trabzonspor yokluklar içinde yoğruluyor. Un eksik, şeker yarım, yağ eridi gidiyor, hoca başkan son demlerinde memleket memleket geziyor, ağız tadı kimin umurunda... Futbolcuya benzer bir adam bulsa bari. Sorunun cevabı kolay; geçmiş yıllarda ne yaptıysa usta gelecekte de aynısı olacak. Burada Samet Aybaba'dan özellikle söz etmedim. Çünkü hoca sadece yoğurma işinden sorumlu. İki ayrı usta, iki ayrı model bir tadı tutturmaları ne mümkün...