TAMİR-AT

A -
A +

TAMİR-AT Galatasaray'da tamirat başladı. Çok şey değişecek çünkü "kurt dumanlı havayı sever" diyerek kollar erken sıvandı. Ama ben eksiği buldum.. Borç, harç, yeni stad, rüzgâr paneli, transferler, De Boer filan hiç kalır benim teşhisimin yanında. Galatasaray'da ne kayboldu biliyor musunuz?.. Ali Sami Yen'in Basın Tribünü'nün ön tarafındaki hava ile hemen yanındaki enerji kaynağı kayboldu. Hemen önümüze sakat veya cezalı olanlar, kadroda yer almayanlar oturur ve maçı kulübenin hemen arkasında yaşardı. Onların solunda ise Futbolcuların eşleri ve sevgilileri otururdu. Birkaç metre mesafedeydiler sahaya.. Suat, Juventus'e golü attığında ona ilk sarılan giyinik Hakan Ünsal olabiliyor, ardından Hugo eşine öpücük gönderiyordu. Ümit Davala, Milan'a attığı penaltıdan sonra oraya koşuyordu. Taffarel'in çocukları bitiş düdüğüyle birlikte dizlerini geçen formalarla sahaya koşuyor, Bülent'in kızı onları itiyordu babasına sarılmak için. Sayın başkan.. Kaybolan budur ve bunu sağlamalısınız. Bunu yaparsanız Galatasaray başarır. Yoksa en önemli değerlerini yitirmeye devam eder.. Tıpkı eski başkanlarının değerleri gibi... HASIL-AT 2003 yılının tuhaf bir denklemi yine iki artı ikiyi beş ettiriverdi. Şu sorularımı cevaplar mısınız lütfen?.. Fenerbahçe ile Rizespor Kadıköy'de oynadı mı? İki takımında günahı yok iken Ali Aydın "skandal" bir hata yaptı mı?.. Federasyon tekrarına karar verdi mi?.. Maç yine Kadıköy'de mi?.. Galatasaray ile Beşiktaş 17 iç saha maçı hasılatı alacak iken Fenerbahçe 18 iç saha maçı hasılatı almayacak mı?.. Hem kayıp puanlarını kurtaracak hem de katmerli çifte hasılatı cebine koymayacak mı?.. Rizespor İstanbul'a geliş, kamp ve dönüş masraflarını cebinden ödemedi mi?.. Bir kez daha ödemeyecek mi?.. Bu haksız rekabet değil mi?.. Tek bedel ödemeyen taraf, hatayı yapan Ali Aydın değil mi?.. İÇTİH-AT Fenerbahçe uyanıyor. Geçenlerde Lig TV için son derece ironik ve aşağılayıcı bir pankart açtılar ve ne olduğunu anlayamadığı için Show TV'de görüntüye geldi. LİCK TV diyerek Musa Çözen'i ve Erman'ı harcayıverdiler. Galatasaray hâlâ uyanamadı ama Fenerbahçe yeni yeni üzerine oynanan oyunlara uyanmaya başladı. Fenerbahçe internet siteleri ve saha içi pankartları patlamak üzere. Tekrar söylüyorum. Onlar Galatasaray'a benzemez.. Patlarlarsa önlerinde duramazsınız!.. Erman, Musa, Şansal, Maraton, Yavuz filan dinlemezler ona göre.. Vazgeçin ligi kurgulamaktan ve görüntü manipülasyonlarından.. 2003'ün takımı Tartışmasız Beşiktaş.. Ligin tadını kaçıracak iyi ve farklılar çünkü. Ama Ferdi Leflef geçenlerde benim hep anlatmaya çalıştığım şeyi pek mükemmel şekilde kaleme almış. Beşiktaş ve Lucescu'nun aynası Ahmet Yıldırım'dır. Genellikle içerde ve kazanmak isteğidiğinde Ahmet Yıldırım'la oynar çünkü o taşıyarak yada atarak üçüncü sahaya gol üretimi yapılacak top sağlayan adamdır. Ahmet Yıldırım "zorunda olmak" demektir. Zorunda olmadığı zamanlarda da Yıldırım'sız oynar. Çünkü o zaman kesmeyi ve durdurmayı istemektedir, kazanmayı değil. Yıldırım ile rakibi hataya zorlar.. Yıldırımsız rakibin hatasını bekler.. Sağol Leflef.. SAAT DÜNE KURULMAZ!.. Yavuz çoktanjilet oldu Antalya'daki "meslek kampı" genelde eziyet olmuş anlaşılan. Başkan Onur Belge'ye de, MHK Başkanı Bülent Yavuz'a da ve değerli meslekdaşlarıma da. Show TV'de bir görüntüye rastlıyorum, Bülent Yavuz , Erman Toroğlu'nun dizinin dibine oturmuş azar işitiyor ve önüne bakıyor. TV8'de bir görüntüye rastlıyorum, Bülent Yavuz sallıyor hararetlisinden, Erman Toroğlu süklüm püklüm olmuş dinliyor. Erman var diye gitmeyen saygıdeğer meslekdaşlarıma, Erman'ın konuşması gelince salonu terkedenler ekleniyor. Öğreniyorum ki, Onur Belge, "seminer LİG TV'den yayınlanacak diye Erman'ı çağırdık" buyurmuş. Özürü kabahatinden büyük. Yayınlamıyorlarsa konuşturmazsın, olur biter. Bu mantığa göre, Kanal D yayınlasın diye Seda Sayan, Show TV naklen versin diye Kuşum Aydın, önümüzdeki yılın konuşmacıları olursa şaşmamak gerek. Pascal Nouma da yakışır benim TSYD'me.. Meydan boş iken efeler "Karşıma çık" diyordu Erman, Yavuz'a.. Çıktı ve tık yok. Hani "hakemin bakireliği" ve "karşıma çık Bülent" yazıları. İşte karşında. Sorsana!.. Yavuz'un bakış açısı ise çoktan "efsanevi zırhlı savaş gemisinin müze bile olamamış ve hemen jilet yapılmış" enkazından beter. Buyuruyor ki; "2700 koşamadı diye maç mı vermeyelim" Evet.. Verme.. Verdiğin adam Galatasaray-Fenerbahçe ve Trabzonspor-Gençlerbirliği maçlarını ne hale getirdi? Koşanların günahı ne pekiyi? Buyuruyor ki; "Çok iyi hakem, çok iyi insandır ve bir Ali Aydın kolay yetişmiyor." Bana ne?.. "Güner Ümit çok iyi dostum ve mükemmel bir aile babasıdır. Ama bir cümle yüzünden 8 yıldır işsiz.." Boşat'a teslimat Buyuruyor ki; "Ben ona karımı bile emanet ederim." Olabilir. O sizin muhterem refikanız.. İstediğinize emanet edebilirsiniz. Sizin kendi öz karınız.. Size ait.. Ama "maç" bize ait. Milyonlarca taraftara ait. Siz kimsiniz ki bizim adımıza "güvenilirlik testi yapıp emanet tayininde" bulunabiliyorsunuz. Ayrıca bir hakem için "güvenilirlik" testini nasıl yapıyorsunuz?. "Şu maç şöyle bitsin" dediğiniz hakem o maçı öyle bitiriyorsa mı güvenilir hakem sayılır, sayın Jilet bey!.. Ayrıca, diğer hakemlere niye emanet edilemiyor onu da anlamış değilim!.. Buyuruyor ki; "dil bilmeyene süper ligde maç yok." Yahu sorun dil değil. Doğan Babacan "Yes-no" ile Dünya Kupası'nda hem de ev sahibinin maçını alabildi. Sorun dilde değil, düdükte. Adalet sizin tartabileceğiniz bir kavram değildir. Çünkü tartınız bozuk.. Kasaba maçları Sizin yere göğe sığdıramadığınız "irilikte" hakemlerinize Avrupa maçlarının "ön elemenin ön elemesinde" bile iki kasaba takımının maçları bile verilmiyor. Faroe adaları-Angorra maçına bile razıyız ama vermiyorlar. Sizin refikanızı emanet edebileceğiniz hasletlerdeki hakemlerimize onlar bir "maçcık" bile emanet edemiyorlar. Elazığ'da Ali Aydın'ın hatalarını kabul ettiniz. Hakemin hatalı olduğunu söyleyenlere ise ceza yağdırdınız. Üstelik gözlemcide yok, hakem raporunda yok ve "görüntüden kanaatle" ve Federasyon temsilcisine dayanarak ceza yağdırdınız. Oysa hatalarını kabul ettiğiniz "Türkiye'nin en iri hakemi" Ali Aydın'ın "görüntüden kanaatle" ceza almasına razı olamıyorsunuz. Olamazsınız. Siz onun "Rize rezaletine" bile göz yumdunuz. "Görüntüden kanaatle" hakem kötü diyene ceza!.. "Görüntüden kanaatle" bile olsa hakeme ödül!.. Yüreksizlikten cezaları devre arasına denk getirme telaşı!.. İşte "tatlı su kurnazlığı" bunun adıdır Özcan hocam. Nehir balıklarından iri ve sinsi olanı yosunlu kaya dibine pusu kurar ve nehir yukarı yüzen balıkların dinlenme anında saldırır. Tıpkı......

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.