Topal Trabzon

A -
A +

Oynanan futbol üzerine şampiyonluk lâfı etmek, ayıp olur. 'Sıfır'ı tüketmiş Trabzonspor... Maç maç üzerine koyması gerekirken, geri koşuyor bordo-mavililer. Ayları Gökdeniz - Fatih üzerine kurduğu taktikle tüketen akıl, yeni bir silah ekleyemedi yapıya. İkilinin biri formsuz ya da rakipler tarafından etkisiz kılınınca, topal kalıyor Trabzonspor. Her kötü sonuç sonrası, kulübe mahkûmları atılıyor içeri... Onların katılımıyla daha bir düzensiz hâl alıyor hareket. İki özel çocuğun üretkenliğini de yok ediyorlar. Ne garip bir olay? Bir bir iyi futbolcular, bir arada çorbaya dönüyorlar. Galibiyetten başka skorun işe yaramadığı ortamda, eski yapıdan farklı olarak sadece Yattara'yı oynattı Ziya hoca. Oyunda kaldığı sürede sol tarafı parçaladı sarı saçlı kara çocuk. Çalım, dripling, orta, duvar pası, arkaya kaçmaÖ Ne varsa yaptı... Hareketli oyunda kestiği her topa rakip vurdu. Cesaret edemedi sayın hocamÖ Tek uzun adamı Mehmet Yılmaz'ı koyamadı yanına. Takımını rakip kaleye yaklaştıran Yattara'yı çıkardıktan sonra Mehmet Yılmaz'ı aldı oyuna. Bu noktada ne düşündü çözemedim. Orta göbeğe Hüseyin - Adem - Hasan'ı koymuş, bir kişinin yapacağı işi, üçüne yüklemiş. Sol kenar hiç çalışmazken, Yattara değişikliğinin mânâsı yoktu. Başlangıçta kalesine gömüldü Konyaspor. Hiç hücum etmeden tamamen savunma aksiyonları üzerine alanı kapattı. Kornerden gelen topa, Fatih'in mükemmel vuruşu gol getirdi. Sonra roller değişti. Kaybedecek bir şeyi kalmayan Konya, öne çıkmaya başladı. Çok da kolay geldiler Trabzon kalesine... Takım savunmasından söz etmek mümkün değildi. Arkada dikilen 4 bekçi ve her taraftan üzerine gelen yeşil-beyazlılar. Golün olacağı belliydi. "Trabzon" diye bağıran gönüller, teknik kadro... Hep beraber izledik... Taktik değildi maçı şekillendiren. İyi ya da kötü futbolcu farklılığı da değildi. Yorgun ya da dirençsiz demek de doğru olmaz. Psikoloji belirledi her şeyi. Birbirlerinden korktular. Konya'nın gücü belli. Mazereti var diyelim. Trabzonspor'un hâlini neyle açıklayalım? Şampiyonluk adayı bir takım, bu derece güvensiz olur mu? Sakın kimse, futbolcu kalitesi falan demesin. Bu grubun nice iyileri alt ettiğini gördük biz. Aklımız başımızda, şaşırmadık henüz. Ne övgüler dizdiğimizi de hatırlıyoruz. O zaman süper sayılanlar, bugün neden kötüdür? O sorgulanmalı. Bütünü nedir futbol oyununun? Antrenman, taktik, sistem, oyuncu seçimi her şey midir? Beyinlerin rahat olmadığı ortamda, beden varlığı ne işe yarar? Özgüvenini kaybetti bordo - mavililer. Anlaşılan o ki; Ziya Doğan devri de kapandı Trabzonspor'da. Kaldıracağı yük bu kadarmış demek. O da olayın farkındadır. Bu noktaya kendisi getirdi takımı. Farkında olmadan yükseltti çıtayı. Nereden bilecekti hoca kendi sonunu hazırladığını. Esas meziyet, istikrarlı yapıyı kurmakmış, bilemedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.