Memleketimin bordo-mavisine şampiyonluklar kazandırmasını alkışladım... Çizgilerin içinde rakip oldum, bir büyük futbolcuyla mücadele etmenin mutluluğunu tattım... Teknik adamlığında, beyefendiliğine şahit oldum, muhabbetinden zevk aldım. Futbolla dolu hayatının, kelimelere dökülüşünü saatlerce dinledim... Şenol Hoca olursa mutlaka güzel olur, iddiasını hiç tereddüt etmeden savundum... Kolay bir görev beklemiyordu Şenol Hoca'yı; çok yıllar milli formayı taşımış, heyecanını kaybetmiş bir kadro. Alternatif gençlere şans verilmemiş sınırlı sayıda futbolcuya mecbur edilmiş bir milli takım. Yabancılarla takviye edilmiş kulüp takımlarının futbol kalitesine yıllardır ulaşamayan, turnuva derecesi ne olursa olsun futbol kamuoyunu memnun edemeyen bir milli takım. Kulüp performansını hiçbir zaman ayyıldızlı formaya taşıyamayan bir futbolcu grubu... Ve de son derece kontrolsüz bir dediği diğerini tutmayan basın - medya. Hiç bir mantığı olmayan, fikirleriyle çelişkiler yaşayan etkin bir grup. Kulüp taraftarlığıyla milli davayı ayıramayan kalemler ve konuşanlar. Yapılacak en küçük değişiklikte, ortamı bulandıran otorite takımı... Piontek'e neler yapmışlardı? Bir sistem, bir taktik ustasını yerden yere vurmuşlardı... Aynı şekilde bu herşeyleri bilenler Fatih Terim'i de yok etmek istemişlerdi... Dünya hocalarının futbol reçetelerinin dörtde dört karşısında yer almışlardı... Onlar direndiler, bir hedef koydular. Bütün zorlamalara rağmen, hedefinde ısrar ettiler Türk futboluna çağ atlattılar. Şerefli mağlubiyetlerden şerefli galibiyetlere geçtiler... Üzüldüğüm nokta; Şenol Hoca direnmedi, problemle karşılaştığı andan itibaren, çözümler getireceğine, problemin içinde kayboldu. Akıntıya bıraktı kendini, temayüllere uydu. Herkesin tertibini kullandı, bir kere olsun kendi 11'ini kurmadı... Hoca hep seyretti, hiçbir zaman takımın içine girmedi. Sistemini oturtamadı, sisteme uygun tertibi bulamadı. Ekibi frenleyen isimleri temizleyemedi.. Hocam son zamanların modası, sanki yeni bulunmuş gibi dörtlü defansı denedi. Sırf bir kaç kişi yazıyor diye illa da tandemi uygulattı. Bir kere bu futbolcu grubu bu şekle uygun değil. Hiç bir şekilde birbirini tamamlamıyor. En arkadan öne doğru bir armoni bir uyum içinde yönlenemiyor. Dörtlü zincirin iki göbek adamı Bülent ve Alpay adam paylaşımında, kademede anlaşamıyor. Topa sahip olduklarında olumlu şekilde oyuna katılamıyor... Sağda Ümit markaj özelliği zayıf çok kolay çalım yiyor. Hele hele ters kademeyi hiç beceremiyor. Önünde görev alan Okan ve Tayfun'un kapattığı bölgede atağa çıkacek hamleleri yapamıyor... Benzer yetersizlikleri Abdullah'ta da görüyoruz. O da sistem gereği, tam kapasite kullanamıyor... Bir ya da iki forvetle oynayan rakipler karşısında gerideki fazla adamları öne süremiyoruz. Bu hallerde gerekli saha yerleşimini yapamıyoruz... Defansında bu kadar açık veren, gerideki dört adamından minimum verim alan bir takım nasıl başarılı olabilir? Tugay, Emre, Okan, Tayfun'lu orta sahanın zorlanmasının sebebi, gerideki düzensizliktir. Rakiplerin fazla adamla orta saha kontrolüne sahip olmasının sebebi budur... Sonra bu ileri ikilinin durumu nedir. Neden milli takım Hakan Şükür'e mahkûm oluyormuş? Bu ligin gol kralları ne güne duruyor. Belli ki; Hakan moralsiz, kenarda kalmanın erezyonunu yaşıyor. Kaç maçtır bir damla faydası yok... Okan, Murat Sözkesen, İlhan, Ümit Karan şans verin bakalım ne olur? Onlar da bizim çocuklarımız. En kötü ihtimalle Hakan kadar oynarlar. Hiç olmazsa zararları olmaz... Yeni katılanlar; o Yıldıray'ı nereden buldunuz. Hangi vasfından dolayı, Tümer'e, Hakan Bayraktar'a, Gökdeniz'e layık görmediğiniz formayı bu çocuğa verdiniz... Hasan Özer faydalı olamayacağını kestirmek için daha kaç maç bekleyeceksiniz? Tabii ki ;Türk futbolcusu Fire Kete'yi oynar. Ancak bu kadroyla değil. Öncelikle futbolcu tercihleri doğru olacak. Sistemin adı konacak skorlara hiç bakmadan sonuç alana kadar şekil denenecek. Hepsinden önemlisi, milli takımın olmazsa olmazı revizyon yapılacak... Kaybedilmiş bir şey yok sayın hocam. Gel çok geç olmadan işin içine gir. Hata da ısrar etme hocam, yoksa Kazım Kanat, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu... haklı çıkacak hocam. Seni sevenleri üzme sayın hocam, vur neşteri...